Seyir Defteri #152 : S1m0ne

Selamlar! Dış görünüşün her şey olduğu günümüz dünyasını tam yirmi yıl önce çekilen bir film afişe etmiş desek abartmış olmayız bence.
Yönetmenliğini, Lord Of War (2005) filmiyle silah lobilerini öfkelendirip Hollywood'un şimşeklerini üzerine çeken Yeni Zelandalı Andrew Niccol üstlendiği Simone (aslında S1mOne diye yazılıyor ama ben kısaca Simone diyeceğim sanırım) günümüze pek uygun bir eleştiri aslında ve o günlerden bugünleri gördüğü için oldukça fütüristik de diyebiliriz.
Güzel olmak bir ayrıcalık sayılabilir ama günümüzde ulaşılabilen yahut yaptırılabilen bir kavram güzellik. Ambalaj iyiyse içeriğe bakma gereği bile duymaz çoğu kişi. Berbat bir kişiliğe sahip olmak eğer iyi görünümlüyseniz bağışlanabilir bile. Çağımızın ve sosyal medyanın bize neler neler yapacağını o yıllardan haberleyen bu romantik-komedi olarak da adlandırabileceğimiz filmimizin başrollerinde yılların usta sanatçısı Al Pacino, Winona Ryder, Catherine Keener, Evan Rachel-Wood ve manken Rachel Roberts var. 2002 yapımı filmimizin süresi yaklaşık iki saat.
Bir zamanların ünlü şimdinin gözden düşmüş yönetmeni Viktor Taransky (Al Pacino), son filminini yıldız oyuncusu Nicola Anders (Winona Ryder) kadrodan ayrıldığı için bitirememiştir ve Nicola'nın yerine birini bulmak zorunda kalmıştır.
Fimden önce yapımcı firmayla yaptıklar sözleşme gereği, Nicola'nın görselleri artık filmde kullanmayacaktır, bu yüzden Victor'un yeni bir oyuncu bulup yeniden çekim yapması gerekir.
Kariyerinde zorlandığı böyle bir dönemde tüm bu karmaşayla uğraşmak istemeyen Victor Taransky, bunun yerine Hank Aleno'dan (Elias Koteas) filminde ana karakterini oynayabilecek, bilgisayar tarafından oluşturulacak bir kadın yaratılmasını ister.
Derken Victor Taransky ve Hank Aleno yalnızca sanal dünyada var olabilecek oyuncularını yaratmayı başarırlar. 'Yaratılış' sürecinde kullanılan Simulation One adlı bilgisayar programından adını alan bu -güya- oyuncuya Simone (Rachel Roberts) adını verirlar.
Sarışın mı sarışın, yetenekli mi yetenekli Simone hemen dahil olduğu film projesine tam uyum sağlar ve harika bir performans sergiler. Film büyük bir başarı yakalar, önce stüdyo ve yapımcı, daha sonra ise bütün dünya 'Kim bu Simone?' demeye başlar. Onun Victor Taransky tarafından yaratılıp kontrol edildiğini bilmezler tabi :)
Taransky başlangıçta yeni yıldızı Simone'un iş dışında kamera önünde olmaktan hoşlanmayan adeta münzevi bir hayat sürdüğünü iddia eder ve mahremiyetine saygı duyulmasını ister. Oysa hem çok sevilen hem de medyada geniş yer alan biridir Simone.
Ancak bu işe yaramadığı gibi üstüne bir de medyanın Simone'un artık ortaya çıkması gerektiği konusunda Taransky'i sıkboğaz etmesine neden olur.
Taransky'nin yoğunlaşan talebi karşılamak için ne yapabileceği konusunda kafa yormaya başlar ama gerçekten var olmayan biri ile bu yalanı ne kadar sürdürebilir?
İzlerken güzel vakit geçirebileceğiniz özellikle de bugünlerde daha anlamlı gelebilecek bir film, öneririrm. Bir sonraki yazıda görüşürüz!

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?