Pançak Pançak #1 : The Ordinary Ürünleri İzlenimlerim

Selamlar ıssız ve çorak bloguma yolu düşmüş talihsiz insanlar!
Bugün burada cilt bakımı rutinim hakkında konuşmaya geldim. ''Sanki bir cilt bakımı gurusuymuşsun gibi'' minvalindeki alaycı cümlelerinizi duyar gibiyim lakin burada sadece bende işe yaramış yöntemlerden bahsetmeye geldim. Kendime guruyum canım, ne var sanki… Her cilt kendine özel tabi, ama benzerlikler de yok değil. Belki bende işe yarayan sizde işe yaramayabilir, tabi uygulayıp uygulamamak size kalmış.
Cildim benim için yıllardır keşmekeş haline gelmiş, büyük bir sorun kaynağıydı. Doğduğumda hastane kaynaklı yaşadığım ve beni neredeyse ölümün eşiğine götüren hastalıktan tutun da, ergenliğimi kocaman-devasa-morumsu-iltihaplı-sert sivilcelerle geçirmem ; 29 yaşında olmama rağmen hala cilt problemleri yaşamam falan… Bir aralar ‘’Ortadoğu’ya bile barış gelir de, ben cildimle barışamam’’ derdim. Ama büyük konuşmuşum, halledilmeyecek bir şey yokmuş. Sadece doğru yöntemi bulmak önemliymiş.

Cilt tipimden bahsederek başlayayım. Yağlı, ve hassas olmayan bir cilt. Kapalı komedon olduğunu düşündüğüm pürüzlerim vardı (neyse ki artık büyük oranda yoklar) ve cildim asla canlı görünmüyordu. Böyle donuk, hatta tüm temizliğime rağmen neredeyse kirli görünen bir yapısı vardı. Gözeneklerim var, ırsi (genetik) bizde bu durum. Renk eşitsizliği gibi, dokular sanki bütünün parçası değilmiş gibi davranıyor. Sanki modifiye şahin, her hücremi farklı arabadan toparlamışım sanki…

Makyaj yapmaya geç başlayan bir insanım. (25 yaşımda başladım ama şu an düşününce gerçekten berbat ve yanlış makyaj yapıyormuşum) İşe girdiğimde (2017) bir aralar her gün makyaj yapıyordum çünkü cildimle barışık değildim, elimde olsa makyajsız cilt terörüme ev ahalimi bile maruz bırakmak istemezdim. 4 yılın belki sadece 2 yılı adam akıllı makyaj yapmışımdır yani. Haliyle cilt bakımının önemini kavramam da çok geç oldu. Normal insanlar bu yaşa kadar pek çok deneme yanılmanın ardından rutinini oturtmuş oluyor çoktan, ama napalım, bir şeylere hep geç kalmak yaşam tarzım olmuş.

Daha önceden yaptığım hatalardan bahsedip yazıyı daha da uzatmak istemiyorum, eğer gerekirse aralarda değinirim. Ki hala elime ulaşmamış ürünlerim var yazmak istediğim, ama doğru sonuçlar için bir süre düzenli kullandıktan sonra gözlemlemek gerek. (Edit : Hepsi ulaştı, hala denemediklerim var, onların sonuçları bir sonraki yazıda artık.) Cilt bakımı bir bataklık arkadaşlar, bir ucundan tutunca hepsini alasım geliyor… Bir gün iflas bayrağı çekersem bilin ki cebimdeki son parayı da asite yatırmışımdır…

Kasım ayında, The Ordinary markasının kırmızı peeling maske olarak bilinen, ‘’Aha 30% + Bha 2% Peeling Solution’’ isimli kimyasal peelingine başladım. Tabi pat diye almadım, neredeyse 1-1.5 yıldır araştırıyordum. Bolca videolar izledim. Ama fiyatı dolayısı ile hep ertelemiştim. Keşke daha erken alsaymışım, daha ucuzken. Çünkü bizim fırsatçı ‘leş’ insanımız, elalemin drugstore’larda 7-8 dolara aldığı için ‘lan bu fiyata bu kalite mümkün mü’ şüphelerine düştüğü, uygun fiyatlı kategorisinde değerlendirip şişe şişe bitirdiği ürünleri burada 400 liralardan satıyor. 150 lira altı ürün görmedim daha, ama mesela bu bahsettiğim asit genellikle 250-350 lira arasında alıcıya sunuluyor. İnstagram'da gördüğüm insanlar ise koltuk altı kararmasından tutun, diz-dirsek karalığına kadar bu ürünü kullanabiliyor çünkü HEM ETKİLİ HEM UCUZ?! ANLATABİLİYOR MUYUM SAYIN YETKİLİLER?! Kur farkı, gümrük masrafı desen bile bu fiyat etmesine ihtimal yok da neyse… Keşke Türkiye’de resmi kanallar aracılığıyla satılsa… Fahiş fiyattan satılsa bile bunun yarı fiyatına satılmazsa ben de Teddy değilim ulan…

Neyse bu muhteşem ürün (bu noktadan sonra gönlümün sultanı olarak bahsedeceğim kendisinden) iki etkili. AHA dediğimiz asit cildinizin üst katmanını (ölü derileri, yağı, kiri, pası, kireci) çözüyor ve yeni deri oluşumunu hızlandırıyor. Daha canlı-temiz-parlak görünüyor, bunu ilk kullandığım gün bile gözlemlemiş ve gözlerime inanamamıştım. BHA dediğimiz asit ise cildinizin altına nüfuz edip, yılanın başını küçükken eziyor. Yağ oluşumunu dengeliyor, sivilce oluşumuna mahal vermiyor. Benim eskiye nazaran, tek tük çıkıyor. O da malum adet dönemi öncesi. Ve yine söylemek isterim ki eskisi kadar büyük ya da sert sivilceler değil, çok daha çabuk sönüyor.

Ben bunu haftada bir uyguluyordum, zaten maksimum haftada 2 kez kullanın deniliyor. Kuru ve temiz cilde uygulayıp, maksimum on dakika bekledikten sonra ılık su ile duruluyorsunuz. Sabahları yağır gibi parlayan cilde uyanmaya son, gün içinde elinizi cildinize attığınız o rastgele anda parmağınızın yağlanmasına son. Ayrıca benim siyah noktalarıma ne yaptı bilmiyorum ama, elimi atınca çıkar oldular hepsi. Ya yüzeye yaklaştırdı, ya da gözenekle bağlarını çözdü bu sayede kolay çıkıyor. Burun üstündeki noktalı görüntü ciddi anlamda azaldı. Gözeneklerim daha az görünür oldu, büyümeye yüz tutanlar küçüldü sanırım. Ayrıca kesinlikle sağlıklı bir ışıltı geldi yüzüme. Uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımdan da övgüyü alınca emin oldum sonuçtan. 3 Aydır haftada 1 ya da haftada 2 kullandım, ama şişenin yarısı hala duruyor. Zaten yaz aylarında kullanmak çok önerilmiyor, cildi incelttiği için yazın daha da güçlü olan güneş ışınları cildimize zarar verebilir. Kullandıktan sonra nemlendirin, ve ertesi gün dışarı çıkarken muhakkak güneş kremi uygulayın.
Diğer ürün de ‘’The Ordinary Hyaluronic Acid 2% + B5’’. Bu ürün nemlendirici sanılsa da, biraz farklı. Hyalüronik asit, hacminin 10 katı kadar suyu bünyesinde tutuyor. Yani bu ürünü temiz ve nemli yüzünüze uyguladığınızda, adeta bir sünger gibi o nemi cilt altına hapsediyor. Ayrıca nemlendirici kreminizden de maksimum verim alıyorsunuz. Kağıt maske ile de uyguladım, çok daha güzel sonuç veriyor. Maskeler zaten genel olarak aşırı ıslak olduğu için iki kez kullanıyorum. Maskeyi çıkardığımda o ıslaklığın cildimle bir türlü bütünleşememesi canımı sıkıyordu. Dün gece yüzümü temizleyip hyalüronik asitimden 3 damlayı yüzüme yedirdim ve maskemi uyguladım. 10-15 dakika içinde yüzümdeki o ıslak maskeyi nemliye döndürecek kadar emdi. Maskeyi çıkardığımda foşur foşur bir ıslaklık yoktu, zaten bir iki dakika içinde kalanı da emdi ve sabah yumuşacık ışıl ışıl bir ciltle uyandım. Şeytan diyor her gün maske yap, ama indirimde maske bulmak zor olduğu için şeytana kulak asmamayı tercih ediyorum. Günlük suyunuzu da aksatmadan içerseniz, misler gibi nemli ve ışıldayan bir cildiniz olur. Sabah akşam kullanılabilir, her cilt tipi kullanabilir. 3 damla tüm yüze yeterli olacaktır.
Şimdilik bu kadar. Bir sonraki gözlem yazım ‘’The Ordinary Lactic Acid 10% + Ha 30’’ ve ‘’The Ordinary Niacinamide 10% + Zinc 1%’’ üzerine olacak. (Kullanmaya başladım, bir haftada bile fark ettiğim şeyler var ama emin olmak için 2 hafta daha bekleyeceğim) Bir de ‘’La Roche Posay Effaclar Jel Temizleme Jeli Yağlı/Akneye Eğilim Gösteren Ciltler’’ ürününün 400 ml boyunu almıştım, onun düzenli kullanımdaki sonuçlarından bahsedeceğim. Dün bir kez yüzümü yıkadım, şunu diyebilirim ki Fairy bulaşık deterjanıyla yıkıyor gibi hissettim kokudan dolayı :D Kozmetik-Medikal kokularını sevdiğim için rahatsız olmadım, ama buna çok takılıyorsanız şimdiden bilginiz olsun :D Dermokozmetikten, harika ambalajlanmış şekilde elime ulaştı. İndirimde 97 liraya aldım, şu an Trendyolda indirimli fiyatları 116 görünce şaşırdım biraz. Dermokozmetik eski fiyatı o civardaydı… Yurdum insanı, silkelemeye doyamamak sonunuz olur inşallah ne diyeyim…
Kullananlar yorumlarını paylaşabilir, merak ettiğiniz şeyleri sorabilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?