Seyir Defteri #144 : Gangster Squad

Selamlar! 1950'li yıllarda gelişmeye başlayan havalı ve güzel kent Los Angeles'ı gelmiş geçmiş en tehlikeli mafya babalarından birinin elinden geri almaya çalışan birkaç polisin heyecan verici hikayesiyle buradayız.
Ünlü Gangster Mickey Cohen'den bahseden bir filme yine bu ay yer vermiştik (L.A.Confidential), dedim ki madem aynı kişiden bahsediyoruz, öyleyse neden bir öneride daha bulunmayalım?
Ruben Samuel Fleischer'in yönettiği 2013 yapımı Gangster Squad'ın başrollerin hepsi birbirinden ünlü; Josh Brolin, Ryan Gosling, Nick Nolte, Emma Stone, Anthony Mackie, Giovanni Ribisi, Michael Peña ve filmlerini düşünmeden izlediğim Sean Penn. Süre 113 dakika, dönem filmi ve Los Angeles civarında geçince güzel bir seyirlik olmuş.
1949 yılındayız, ikinci dünya savaşı yeni bitmiş. Köken itibariyle Rusya göçmeni, kütük itibariyle Brooklyn-New York doğumlu acımasız mafya babası Mickey Cohen (Sean Penn) suç hayatındaki gösteriye Los Angeles'ta devam etmeye karar verir.
Uyuşturucu, silah ve kadın ticareti yaparak para kazanan Mickey Cohen tüm bunları sadece çalıştırdığı adamlarla değil, kontrolü altındaki polis ve politikacılarla birlikte yapıyor. Ahtapot gibi her yeri sarmış durumdaki Mickey Cohen'in yaptıkları en cesur en sert polislerin bile gözünü korkutmaya yetmektedir...
Cohen'i durdurmaya kararlı olan Bill Parker (Nick Nolte), Cohen'in girişimini ortadan kaldırmakla görevli gizli bir polis birimi kurar. Cohen’in dünyasını başına yıkmak için Los Angeles Polis Teşkilatı’ndan John O’Mara (Josh Brolin) ve Jerry Wooters (Ryan Gosling) tarafından yönlendirilen gizli ve küçük bir ekip bir araya gelir.
Yasadışı bir adamı hafif yasadışı bir şekilde ve gizliden devre dışı bırakmak Los Angeles polislerinin temel hedefidir. Sean Penn'i Mickey Cohen olmaya yakıştırdım çünkü tıpkı Cohen gibi onun da kökeninde Rusya-İtalya göçmenliği var artı şahane oyuncu gözüm kapalı izliyorum.
Sivil ve yasa dışında hareket etme yetkisine sahip yetkililerden oluşan birim, John O'Mara tarafından yönetiliyor. Ancak ekip zamanla genişliyor; Coleman Harris (Anthony Mackie), telefon ve telgraf hattı çekme uzmanı ve aile babası Conwell Keeler (Giovanni Ribisi), kanun kaçağı keskin nişancı Max Kennard (Robert Patrick) ve Kennard'ın çaylak koruyucusu Navidad Ramirez (Michael Peña).
Suç faaliyetlerini tüm batı kıyısını kapsayacak şekilde genişletmeyi planlayan Mickey Cohen'in hoş bir sevgilisi vardır; Grace Faraday (Emma Stone). Hoş bir Femme Fatale olmuşsun, gözümüze şenliksin Emma.
Aslında Mickey Cohen'in görgü kuralları ve nezaket eğitmeni olan Grace Faraday'in Jerry Wooters ile yakınlaşması Cohen'i doğal olarak öfkelendirecektir.
Los Angeles'ın güzel havası, sonsuz güneşi, 50'li yıllar, mafya-polis mücadelesi, silahlı çatışmalar, şık mekanlar... Hepsi filmde mevcut.
Crazy,Stupid,Love filminde birlikte izleyip yakıştırdığımız Emma Stone ve Ryan Gosling bu filmde de hoşlardı. La La Land'ı henüz izlemedim ama :)
Biz izlediğimizde beğenmiştik, sizlere de öneririz. Bir sonraki yazıda görüşürüz!

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?