Seyir Defteri #169 : La Veuve De Saint-Pierre

Selamlar! Soğuğun dozunu iyice artırıp Kanada kıyılarına çıkıyoruz bugün.
Aslında çoğu kişinin bilmediği, kıyıda köşede kalmış, izlendiğinde yüreğinize dokunacak, benim de tesadüfen yıllar önce televizyonda izlemiş olduğum bir film La Veuve de Saint-Pierre.
Film tarihi ve romantik. Deneyimli Fransız yönetmen Patrice Leconte'un kamera gerisinde olduğu film 2000 yılına ait ve Fransa-Kanada ortak yapımı. Başrollerinde Juliette Binoche, Daniel Auteuil ve sayılı oyunculuk işlerinden biriyle Yugoslav yönetmen Emir Kusturica. Ortam uzak ve soğuk, süre 120 dakika.
Fransa'da 3.Napolyon'un hüküm sürdüğü 1849 yılında denizaşırı Fransız toprağı olan St. Pierre Adası'nda korkunç bir suç işlenir. İki denizci, Joseph Ariel Neel August (Emir Kusturica) ve Louis Ollivier (Reynald Bouchard) akşam saatlerinde Coupard'ın yerinde akşam yemeği yemeyi planlar. Mekanın kapalı olduğunu görünce öfkelenip zorla içeri girerler. Evini savunan Coupard'a (Michel Daigle) saldıran August ve Ollivier sarhoş bir haldeyken kavga ettikleri bu adamı vahşice katleder.
Olaylardan sonra Avrupa'ya kaçmayı planlayan ikili yakalanıp mahkeme önüne çıkmış ve yargılanma süreci sonucu idam cezası almışlardır. Bahsedilen cinayet Fransız toprağı olan Kanada yakınlarındaki Saint-Pierre'de gerçekleşmiş bir olaya dayandığını da belirtelim (L'affaire Joseph Néel et Louis Ollivier : Un meurtre à l’île-aux-Chiens).
İki katil kendilerini savunmak ve özür dilemek için olmasa da en azından işledikleri suçun vahşetini hafifletmek için sarhoş olduklarını söyler. Louis Ollivier için zorunlu çalışma cezası istenir ama olay anında daha az sarhoş durumdaki Neel August'a ise idam çıkar. İnsanlar mahkeme kararına saygı duysa da, iki ceza arasında büyük bir orantısızlık olduğuna inanır. Bu kişilerden biri de Madame La'dır (Juliette Binoche).
Mahkumlardan August Neel infaz gerçekleşene dek adanın güvenliğinden sorumlu Yüzbaşı Jean'ın (Daniel Auteuil) evinde kalacaktır. Jean'ın büyük bir aşkla bağlı olduğu, insanların Madame La diye hitap etiği eşi Pauline ise yaşamının son döneminde iyi bir insan olmasını teşvik edip, ada halkı için çalışmasını sağlamak üzere August'u eğitmeye kararlıdır.
Neel August'un cezası giyotinle idam edilmektir. Ancak Saint-Pierre Adası'nda giyotin yoktur. Bunun üzerine Fransa anakarası ile temasa geçilir. Paris'ten olumlu yanıt gelmez. Dönem itibariyle haberleşmenin zorlu koşullarda yapıldığını tahmin edersiniz; mektuplar gemilerle gönderildiği ve yanıtlar da aynı şekilde geldiği için aradan oldukça zaman geçmiştir ve Neel August Madame La sayesinde daha doğru bir hayat sürmeye başlamıştır.
Jean'ı çok seven Pauline tuhaf biçimde Neel August'a bağlanmıştır. Merhamet mi yoksa aşk mı olduğundan emin olmadığı duyguları Jean tarafından da anlaşılır. Jean Pauline'e o kadar aşıktır ki Neel August ile olan dostluklarına bir şey diyemez.
Neredeyse tüm ada halkı Neel August'e odaklanmışken yeni bir haber gelir: Yine bir denizaşırı Fransız toprağı olan Martinique Adası'nda bir giyotin vardır ve gemiye yüklenerek Saint-Pierre'e doğru yola çıkmıştır bile.
Davranışlarını düzelten Neel August bir kişinin hayatını kurtarmış, yeni hali ve çalışkanlığıyla insanlara örnek olmuş hatta adada kahraman haline gelmiştir. Peki halkın sevgisini kazanmak kendisini bekleyen sonu engelleyebilecek midir?
Benim sevdiğim filmlerden biridir, mutlaka öneririm. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?