Pançak Pançak #5 : Cilt Bakımında Kullanılan İçerikler #2

Selamlar ahali!


Efendim bendeniz yarının blog günü olduğunu tamamen unutmuş bir halde standart bir mesai günü yuvarlanması içerisindeyken, Sbl hazretleri tarafından aldığım uyarı üzerine aldım klavyemi başladım yazmaya… Geçen hafta yarım kalan hesabı görmeye geldim, ondan sonra da uzunca bir süre buralarda olmam çünkü yine büyük bir cilt bakım alışverişi hazırlığı içindeyim. Ürünleri deneyip, gerekli piyasa araştırmalarını yapmak üzere mağaramda inzivada olacağım…

Evet efendim, nerede kalmıştık? İçerikler diyorduk…


Retinol

Cilt bakımında aktif içerikler kullanmadan önce en çok korkutulan içeriklerden biri de retinol, oysa o kadar faydalı ki… Retinol nedir, öncelikle buna değinelim. A vitaminin bir kolu diyebiliriz, bunun da etkilerine göre kendi içinde bir hiyerarşisi var ama henüz o konularda yeterince araştırma yapmadığım için faydalarına ve kullanım şekline değinmekle yetineceğim. 20’li yaşlardan itibaren cildin ihtiyacına göre rutine dahil edilebilir. (30’dan önce zorunlu değil ama 30’dan sonra muhakkak kullanmalısınız) Örneğin düşük yüzdeli bir ürünü kullanım sıklığını haftada bir olacak şekilde kullanabilirsiniz. Anti aging etkilerinin yanı sıra, sivilce ve cilt lekelerine de faydası var. Çünkü bu ürünle kolajen üretimimiz artıyor, hücre yenilenmesi hızlanıyor ve bu sayede bebek poposu gibi bir cilde sahip oluyorsunuz. Anahtar adım tabi ki düzenli kullanıyor olmak. AHA/BHA gibi diğer aktif içeriklerle beraber kullanmamak. Ben niacinamide ve hyalüronik asit kombinasyonu ile bomba bir etki yaratıyorum cildimde. Sürer sürmez o yumuşaklığı ve parlaklığı fark ediyorsunuz, ama gerçek etkilerini görmek için 3-4 ay beklemek gerek. Örneğin benim kullandığım Loreal retinol serumu %0.2’lik bir yüzdeye sahip. Başlangıç için iyi bir seviye. Eğer krem şeklinde bir ürün kullanacaksanız da tüm yüzünüz için bezelye büyüklüğü yeterli. Gece kullanımına uygun. Güneş kremini SAKIN AMA SAKIN unutmayın! Ertesi gün hiç dışarı çıkmayacak olsanız bile sürün.

Seramidler

Cilt bariyerini onaran, cildi sağlamlaştıran bir içerik. Cildiniz bir kaleyse, seramidler o kalenin tuğlaları. Bu içeriğe genelde nemlendirici kremlerde, ya da nazik cilt temizleyicilerinde rastlıyoruz. Cildinizin nemini korumasını, yıkadıktan sonra gerim gerim gerilmesini istemiyorsanız seramid içeren nazik temizleyicilerle cilt bariyerinize zarar vermeden cildinizi temiz tutabilirsiniz. Üstüne bir de seramid içeren bir kremle desteklerseniz tadından yenmez.

Peptidler

Cilt bakımı yazınseli mi, lise son sınıf organik kimya dersi mi diye kendinizi sorgular gibisiniz… Napalım, et tırnaktan ayrılır mı :D Bilmeyenler için peptidlerin ‘protein’ olduğunu söyleyelim. Bu içerik 40 yaş üstü için daha uygun. Yaş ilerledikçe yaşanan çökme ve dolgunluk kaybı, cildimizde doğal olarak bulunan peptidlerin azalmasından kaynaklı. Ama arada cildinizi şımartmak için peptid içerikli kağıt maske kullanabilir, ya da peptid içerikli bir kremi kullanabilirsiniz.

Yağlar

Yine zorunlu olmayan, ama olsa cildinizde fark yaratacak bir basamak. Dikkatli seçildiği takdirde cildinize bolca vitamin, antioksidan ve nem kazandırır cilt bakım yağları. Cilt bariyerini onarır, sivilceden tutun yaşlanma karşıtlığına kadar pek çok soruna hitap eden çeşitleri var. Bulduğumuz her yağı yüzümüze sürmüyoruz tabi ki, komedon oluşumuna sebep olabilir. Cildinizin kolayca emeceği, ve sorunu neyse ona hitap edecek bir ürün seçmelisiniz. Örneğin sivilce sorunlarında çay ağacı yağı etkiliyken, kuşburnu çekirdeği yağı zengin A vitamini içeriği ile daha anti-aging bir yağ. (Burada aklıma Usagi’nin Jojoba yağı ile Ahmet Haşim’i aynı cümle içerisinde kullandığı mesajı gelmezse olmazdı) Ben yağda tercihimi Kore ürünlerinden yana kullanırdım sanırım. Geçenlerde Procsin’in göz çevresi bakım yağı diye bir şeyini denedim mesela, 1500 saat yüzümde emilmeden durdu resmen. Ama Sbl Manyo’nun Herb Oil ürününün (Aramızdaki deyişiyle hacı kozalak yağı, çünkü hacı kokusu ve çam kozalağı karışımı keskin bir kokusu varmış öyle diyor) birkaç dakika içinde emildiğini söylemişti. Rutinin en sonunda, nemlendiricinizi sürdükten sonra 2-3 damlayı elinizde ısıtarak yüzünüze nazikçe yedirebilirsiniz.

Nemlendirici

Bir sürü zaruri olmayan basamağın ardından, hayati öneme sahip bir basamak ile geldim. Her işin başı nem arkadaşlar! Cildinizi nemlendirin, bol su da için. Nemsiz cilt elastikiyetini kaybetmeye ve kırışmaya daha meyillidir. Piyasada yağsız ve hafif, yüzünüzde ağırlık yapmayacak bir sürü ürün var gerek krem gerek losyon şeklinde. Jel formları da var tabi. Ne olursa olsun, cilt tipiniz ne olursa olsun cildinizi kendinize uygun bir ürünle nemlendirin!

SPF

Bir diğer zaruri adım. Yaz kış en az 50 faktörlü bir güneş kremi kullanmalıyız. Tamam kışın güneş ışıkları daha eğik bir açıyla geldiğinden etkisi yazın olduğu kadar kuvvetli değil, ama UV ışınlarına her halükarda maruz kalıyoruz. Askerinizi zırh giymeden cepheye sürmüş gibi olursunuz mazallah. Çatışmaların yoğunluğuna göre gerekli takviyeleri uygun sıklıkta yapmalıyız. Örneğin yaz güneşinde 2 saatte bir yenilemek lazım. Ama günün çoğunluğunu ofis gibi kapalı alanlardaysak, yenileme sıklığı azaltılabilir. Güneş lekelerinden korunmak kısa vadeli bir hedef, uzun vadede ise cildi en çok yaşlandıran dış faktörlerden biri UV ışınları olduğundan cildimizi güzelce muhafaza edebilmek için buna dikkat ediyoruz. Tabi denize, havuza falan gidecekseniz suya dayanıklılık faktörünü de göz önünde bulundurun.

Şimdilik bu kadar! Umarım bu iki yazı ile cildinizin ihtiyacı olabilecek içeriklere ışık tutabilmişimdir. (Cilt bakımı ile ilgili bir şeyler karalarken aşağıdaki gibi hissediyorum :D)
Başta da dediğim gibi birkaç hafta cilt bakımı üzerine yazı gelmeyecek, yeni ürünlerimle aşk yaşıyor olacağım. Cildim sevdiği içerikleri görünce aşağıdaki kediler kadar minnoş ve uysal oluyor çünkü...
Bana blog yorumları ile ya da cilt bakımı havariliği yapmak üzere açmış olduğum instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.


Görüşmek üzere!

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?