Pançak Pançak #4 : Cilt Bakımında Kullanılan İçerikler #1

Merhabalar efendim!
Bugün blogumuzu cilt bakımı yazı dizimiz olan ‘’Pançak Pançak’’ serisi ile güncelliyoruz.

Önceki yazının sonunda, 'cilt tipinize göre ve yaşınıza göre nasıl bir rutin oturtulmalı' tavsiyesi vereceğimi söylemiştim. Ama sanırım bundan önce hangi aktif içeriğin hangi soruna yönelik kullanıldığına değinmeliyim. Zaten şu sıralar çok fazla yeni ürün almadığım için hem anlatacak bir ürünüm yok, hem de bu hafta değişiklik olsun istedim.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum, cilt bakımına elbette ki tonlarca para dökmek zorunda değilsiniz. Ama ne yaparsanız yapın asla atlamamanız gereken adımlar var. En minimal, en kısa cilt bakım rutini bile şu zorunlu adımlardan oluşmalıdır ;

Sabah : Temizle + Nemlendir + SPF

Akşam : Çift fazlı temizleme + Nemlendir

Bir tık zenginleştirilmiş rutin ;
Bu kadar basit. Bunu çeşitlendirmek elimizde. 20’li yaşların rutini ile 50’li yaşların rutini elbette aynı olamaz, ama hepsinde bu adımlar bulunur. Çeşitliliği yaratan cilt tipimiz ve yaşımızdır. Tabi ki ben bu konunun uzmanı değilim ama, hem bizzat kendimi denek olarak kullandığım için hem de sağlam kaynaklardan araştırdığım için birkaç kelam etme hakkını görüyorum kendimde.

Hazırsanız başlıyoruz!

C Vitamini

C vitamini cildimiz için pek çok faydaya sahip ; cilt tonunu eşitler, kolajen üretimine yardımcı olur ve cildi serbest radikallere karşı korur. (Serbest radikal dediğimiz şeyler metabolizmamızın çalışmasının sonucu olarak ortaya çıkan zararlı bileşenler.) Ayrıca düzenli kullanımda sağlıklı bir ışıltı veriyor. Eğer cildinizin donukluğundan şikayet ediyorsanız şans verebilirsiniz. Özellikle sabah rutininde SPF ile birleştiğinde gücüne güç katar. Tabi bu hatırlatmayı her üründe olduğu gibi C Vitamininde de yapacağım ; mucize beklemeyin. Mucize ürün yoktur, düzenli kullanım ve sabır vardır. Zaten her ürünün etkilerini gösterebilmesi için zamana ihtiyacı var. En az 3 hafta beklemelisiniz C Vitamini için de. Olmazsa olmaz mı? Hayır. Ama güzel bir antioksidan içerik, ve rutininize hoş bir dokunuş yapabilirsiniz. Seçerken ve kullanırken nelere dikkat edeceğiz peki? Örneğin yüksek yüzdeli C Vitamini serumlarını gündüz kullanmıyoruz çünkü asidik içerikler cildimizde soyucu bir etki yapıyor. Korumak isterken mahvedip, leke oluşsun istemeyiz değil mi? Ya da L-askorbik asit gibi C vitaminin saf hali pek çok ciltle anlaşamayabiliyor. O yüzden düşük yüzdeli ürünlerle başlanabilir, SPF kullanımını ihmal etmemek şartıyla. İlla serum olması gerekmiyor tabi. C vitamini maskeleri var, C vitaminli kremler ya da yüz yıkama jelleri de bulabilirsiniz. C vitamini ürününüzü güneşten ve nemden uzak, oda sıcaklığında bir dolapta saklamalısınız.

Hyalüronik Asit

Nem, daha çok nem! Adındaki asite aldanmayın sakın, çünkü kendisi kullanabileceğiniz en nazik içerik olabilir. Hyalüronik asitsiz bir rutin düşünemiyorum ben. Her yaşta, her cilt tipinde kullanılacak bir içerik. Biliyorsunuz nem cilde elastikiyet kazandırıyor, yani kırışıklık istemiyorsak cildimizi güzelce nemlendirmeliyiz. Canlılık, parlaklık dememe gerek bile yok… Hyalüronik asit de kendi ağırlığının 1000 katına kadar su tutabiliyor. Aslında vücudumuzda doğal olarak var olan bu içerik yaş ilerledikçe azalıyor. Biz de hem nemlendiricimizin etkisini katlasın, hem de cildimizi nemli tutsun diye bu içeriğe başvuruyoruz. Püf noktasına dikkat ederek elbette… Eğer ki Hyalüronik asitinizi yüzünüz kuruyken sürerseniz, cildinizde olmayan nem kırıntılarını da sömüreceği için kuruluk yaratabilir. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak adına, yüzünüzü yıkadıktan sonra hala hafif ıslakken uygulayın ve o ıslaklığı bir sünger gibi emerek cildinize hapsedişini izleyin… Üstüne güzel bir nemlendirici… Eh, bol bol su içmeyi de unutmuyoruz.. Hazır nem demişken, hala doğru bilinen yanlışlara rastlıyorum… ‘’Cildim yağlı, nemlendirmeme gerek yok’’ ya da ‘’Sivilce yapar’’ gibi. Aksine, sivilce zaten cilt bariyerine zarar vererek oluşuyor. Biz bu cilde nem vermezsek nasıl onarılacak o bariyer, nasıl çıkacak karanlıklar aydınlığa? Aksine, biz cildimize ihtiyacı olan nemi verdiğimizde fazla sebum üretmeyecek ve sivilce oluşumunu dolaylı da olsa azaltacak. Kısa vadeli etkileri ; sürer sürmez o yumuşaklığı hissedeceksiniz zaten. Parlaklık, canlılık cabası… Uzun vadede ise hem kırışıklık oluşumunu geciktirecek, hem de sivilcelerinizi dolaylı olarak azaltacaksınız. Zorunlu değil elbette, ama kullanmadığınızda neler kaybedeceğinizi bir düşünün…

Niacinamide

Ah benim gariban yavrum, boynu büküğüm… Başlarda çok haksızlık ettiğim, şimdi ise vazgeçemeyeceğim bir içerik oldu. Cildim başta alışamadı, hep bi bozuldu kullandığımda… Bari bölgesel kullanayım dedim çünkü gözeneklerimi ciddi anlamda küçültüyordu. Sonra bir baktım ben fena alıştım buna, cildim artık dışa vurmadığı gibi sürdüğümde adam akıllı parlamaya başladı. Hemen tanıştırayım ; Niacinamide nam-ı diğer B3 Vitamini… Neler yapıyor derseniz on parmağında on marifet ; sebum oluşumunu dengeler, sivilce karşıtı, gözenek küçültücü, cilt tonu eşitleyici ve açıcı, ince çizgilerin oluşumunu engelleyici, cilt sıkılaştırıcı… Tam bir İsviçre çakısı, adeta her kilidi açan bir maymuncuk… Ben retinol ile kullanıp harika bir kombo yaptım kendime. (Hangi içerik nelerle kullanılır, nelerle kullanılmamalı da bir sonraki yazımızın konusu olsun o zaman) Şimdilik Ordinary’nin serumu var bende, ama bitince Manyeo’nun serumunu denemek istiyorum. Ordinary’den kesinlikle memnunum ama başka ürünler de denemek istiyorum, ah benim bu maymun iştahım…

AHA (Alfa Hidroksi Asitler)

Çokça duyduğumuz bir diğer içerik, ve benim yine severek kullandığım bir içerik. AHA dediğimizde aklımıza elbette tek bir ürün gelmiyor, bir sürü AHA var. Yine cilt tipinize ve hassasiyetinize göre seçmelisiniz. Örneğin Glikolik asit en güçlü AHA, hassas ciltli olanlar sevmez belki. Mandelik asit var onlar için de, oldukça nazik bir AHA. Ya da ürününüzde düşük yüzdelere yönelirsiniz. Ne işe yarar bu AHA’lar? Cildin üst tabakasındaki ölü derileri nazikçe uzaklaştırarak kimyasal peeling yapan, suda çözünen doğal asitlerdir. Ben Ordinary’nin AHA+BHA serumu ile bu içerikle tanışmış, sonrasında da %10’luk Laktik asit serumunu kullanmıştım. En içten yorumlarımı önceki yazılarda bulabilirsiniz. Serum olarak, tonik olarak pek çok şekilde bulabilirsiniz bu içeriği. Zaten kimyasal peeling ile bir kez tanışınca, yıllarca cildimize fiziksel peelingle ne işkenceler etmişiz diyeceksiniz. Çünkü bu yöntemle sadece derinizi ölü tabakadan arındırmış olmuyorsunuz ; lekelerinize, ince kırışıklıklarınıza, düzensiz cilt rengine de çözüm sunuyorsunuz.

BHA (Beta Hidroksi Asitler)

Sivilceli ve/veya düzensiz dokuya sahip ciltlerin baş ucu asiti… Birden fazla BHA var ama benim en sık gördüğüm ve kullanmış olduğum Salisilik asit. Bu asit AHA’dan farklı olarak cildin alt tabakalarında çalışıyor ; sebum üretimi dengeleniyor, gözeneklerin içi temizleniyor. Pürüzlerinize veda edip, aşırı yağlanmaktan parlayan cildinize veda edebilirsiniz. Siyah nokta oluşumunu engellediği gibi, mevcut olanların da gözenekten atılmasını kolaylaştırıyor. Ordinary AHA+BHA serumu benim için devrim niteliğinde bir üründü bu yüzden. Yaz geldiği için kullanmıyorum. (Aslında seyrek aralıklarla kullanılıp, ertesi gün güneş kremi sürdüğünüzde bir sorun olmaz ama ben retinole de başladığım için cildime çok yüklenmek istemedim) Şimdilerde K-Glam’de indirim zamanı aldığım Cosrx Salisilik Asitli temizleyiciyi kullanıyorum ve inanılmaz memnunum. BHA’nın verdiği temizlik hissini hiçbir şey vermiyor gibi, dip köşe temizlenmiş hissini bana yaşatan tek şey bu. Azıcık arap sabunu gibi kokuyor ama hiç sorun değil. Yağlı ve sivilceye meyilli ciltlere uygun, her gün kullanıma uygun değil. Temizleyici, serum, tonik gibi çeşitli seçenekler dahilinde kullanılabilir. Güneş kreminizi unutmadan elbette!

Bu yazı uzar gider ama, sıkılmamanız için diğer içeriklerden bir sonraki yazıda bahsedeyim. Bu arada cilt bakımına teşvik amaçlı açtığım instagram hesabımı da takip edebilirsiniz :D

Işıl ışıl günler dilerim, stay hydrated görls!

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?