Kitap Çetelesi #2 : Kitaplarla 2020

Yılı bitirirken geriye dönüp bakmayı, yılın muhasebesini yapmayı severim. Aslında 2020 hepimiz açısından pek de hatırlamak istemeyeceğimiz bir yıl olsa da, güzel şeyler de olmadı değil. Ben de bugün kısaca okuduğum kitaplardan bahsetmek, ve kullanmayı faydalı bulduğum bir uygulamayı tavsiye etmek istiyorum.
Bahsedeceğim uygulama 1000Kitap. Kısaca özetlemek gerekirse detaylı bir kitap çetelesi. Ne zaman başladığınızı, ne zaman bitirdiğinizi kaydedebiliyorsunuz. Okuduklarınızı, okumayı düşündüklerinizi, kütüphanenizdeki kitapları kayıt altına alabileceğiniz oldukça işlevli bir mecra diyebilirim. Sevdiğiniz kitaplardan alıntılar ekleyebilir, ya da okumayı düşündüğünüz kitap hakkındaki inceleme ve yorumlara bakarak net bilgi sahibi olabilirsiniz. Kendinize yıllık hedef koyup, okuduğunuz kitapta yüzde olarak ilerlemenizi takip ederek kitap okumaya motive olabilirsiniz. Özellikle benim gibi okuduğu kitapları unutan biri için, hayat boyu çetele görevi emin ellerde.
Gelelim okuduğum kitaplara…

Şilide Gizlice / Gabriel Garcia Marquez
Ölüler Diyarı / Jean Christophe Grange
Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya / Şükrü Erbaş
İnsanın Anlam Arayışı / Viktor E.Frankl
Zorba / Nikos Kazancakis
İnsanın Acısını İnsan Alır / Şükrü Erbaş
İçimizdeki Şeytan / Sabahattin Ali
Lyon’da Düğün / Stefan Zweig
Bir Çöküşün Öyküsü / Stefan Zweig
Ay Işığı Sokağı / Stefan Zweig
Bağbozumu Şarkıları / Şükrü Erbaş
Yaşıyoruz Sessizce / Şükrü Erbaş
Cemile / Cengiz Aytmatov
Sis / Miguel de Unamuno
Çekilme Suları / Şükrü Erbaş
Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali
Satranç / Stefan Zweig
Cesur Yeni Dünya / Aldous Huxley
Kuyucaklı Yusuf / Sabahattin Ali
Sırça Köşk / Sabahattin Ali
Günaha Son Çağrı / Nikos Kazancakis
21 kitap okudum, 2 kitabı yarım bıraktım, şu anda yeni bir kitaba başladım ama pek ilerlediğim söylenemez…

Şimdi, tek tek kitap yorumlamak yerine genel tercihlerimden bahsedeceğim. Bu yıl en çok okuduğum yazarlar Sabahattin Ali ve Şükrü Erbaş oldu. Sabahattin Ali zaten karakterlerini detaylı psikolojik betimlemelerle sunan yetkin bir yazar. Okumak için çok geç kalmış hissediyorum her kitapta. Diğer yazar Şükrü Erbaş ise, deneme ve şiirleri ile beni benden aldı diyebilirim. Sohbet tadında, hayata dair sözleri ve tespitleri çok ince ifade edilmiş. Okudukça, bir insan nasıl böyle düşünüp nasıl böyle hissedebilir diye düşündüm. Özellikle de ‘İnsanın Acısını İnsan Alır’ kitabında altını çizmediğim sayfa yok, benim için bir başucu kitabı olacak. İçim daraldıkça dertleşip yüreğimi ferahlatacağım bir dost gibi. Bu yüzden her iki yazarın da tüm kitaplarıyla mütevazı kütüphanemi kutsamak istiyorum. Bir diğer yeni tanıştığım yazar da komşu Yunanistan’dan, Nikos Kazancakis. Zorba ile beni benden alan yazar. Bu yüzden bulabildiğim diğer kitaplarını da aldım, ve Günaha Son Çağrı’yı da -çok uzak olduğum bir konu hakkında olmasına rağmen- keyifle ve sindire sindire okudum. Bence insan olmayı en iyi anlatan yazarlardan biri. Zorluklarımızı, tereddütlerimizi, sorgulamalarımızı; yüzümüzde bir tebessüm açtıran küçük mutlulukları ve burnumuzun direğini sızlatan yürek sancılarını öyle güzel anlatıyor ki kendinizden bir şeyler bulmamanız imkansız diye düşünüyorum. Kalın kitaplar arasında kısa kısa Stefan Zweig öyküleri okudum, hem hedefimi tamamlamak hem de kitapların yorgunluğunu atması açısından. Roman sever bir insan olduğum için öyküleri genelde roman maratonu öncesi ısınma hareketleri olarak görüyorum. Bu yıl okuduğum sadece iki kitaptan hoşlanmadım. Birisi ‘Cesur Yeni Dünya’ diğeri de ‘Sis’. Cesur Yeni Dünya’yı tavsiye üzerine almıştım, distopya oluşu cazip gelmişti ama anlatımı ile beni çok yordu. Bilim-kurgu yanı ağır bastı, zorlama kavramlar-kelimeler oluşturması, saçma detaylara boğup sadede gelemeyişi bende kitabı fırlatma isteği oluşturdu. Kaldı ki kitaplarımı çok severim, çok da hassas davranır korurum ama kitabı okurken cinnet geçirecektim. Yollarımızı ayırdım, eminim yeni sahibi ona çok daha iyi bakacaktır. Sis’te ise psikolojik ögeler son bölümde yerini felsefi ögelere bıraktı, bu yüzden sonlara doğru çok da keyif alarak okumadım. Ama hayat hakkında bazen benim de üzerine düşündüğüm gerçeklik hakkında yaptığı sorgulamalar güzeldi. Neredeyse tüm karakterlere sinir oldum, Orfeo'yu seviyordum sadece. Pek tavsiye edeceğim bir kitap değil, benim sevdiğim tarza uymuyor. Psikoloji ve felsefe seviyorsanız -pek karmaşık değil, endişe etmeyin- okuyabilirsiniz.

2021’in neredeyse yarısına kadar kitap almamam lazım, çok kitap biriktirmişim. Şimdi kendime 2021 için hedefler koyma ve planlar yapma zamanı. Siz neleri okudunuz? Tavsiye edeceğiniz kitaplar var mı?

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?