Gündüz Düşleri

[Tarih 7 Mayıs 2015, Mekan Sbl'nin bilincine inen merdivenin altı]

Nasıl başladı bilmiyordum ama bir anda kendimi çok değişik bir yerde buldum. Şu ana kadar gördüğüm veya bulunduğum hiçbir yere benzemiyordu. Boğucuydu. Herhangi bir işaret de bulunmuyordu. Sanırım nerede olduğunu çözmesi gereken de yine bendim. Küçük bir gezinti yapmaya karar verdim.

İki kişi vardı satranç oynayan. Bi baktım Stalin. ''Zdravsvuyt nörüyon?'' dedim ''Aman nörelim Adolf'la satranç oynuyoruz, işin ilginci gene ben kazanıyorum ahaha'' dedi. Adolf kim diye baktım, şu bildiğimiz çirkin bıyıklı Adolf, 'Hit'in çoğulu. Sonra bilimum İsrail liderleri, Arap kralları, Ayetullah Humeyni falan... Eski günlerin hatrına bi selam verdim:''Napıyonuz genşler, her şey yolunda mı?'', ''Alabina yallah, el habibi yallah'' içerikli bi cevap verdiler. Aslına bakarsan Adnan hocanın dağarcığına sahip olmadığın müddetçe bu elemanlarla iletişim kurmanın imkanı yoktu. Hem zaten beş dakika sonra birbirine girecek gibi duruyordu bu güruh, hızla uzaklaştım.

Bir başka tarafta Le Muavienne isimli biri reenkarnasyona olan yoğun inancından bahsediyordu:'' Ama pek de gerek kalmadı aslında, beni aratmayacak mikroplar var artık dünyada'', sonra saz arkadaşlarını tanıttı; Ebu Leho ve Ebu Ceho. İspanyol kökenlilerdi galiba. ''Hey men vatzap?'' diyecek oldum, ''Konuşuyoruz gene. Ayrıca Arapça konuş dostum, biz Arap'ız ve aslına bakarsan çoğu Arap gibi boş boş konuşmaktan başka hiçbir halta da yaramıyoruz'' dediler. ''Ayy'' dedim, ''belli zaten buranın da havasını bozmuşsunuz''. ''Lat ve Uzza aşkına Cizısss ne diyor bu kız?'' dedilerse de aldırmadım. Tuvalini kurmuş bir ressam vardı Kenan adında. Kendisi milli birlik komitesi üzerinde nü çalışıyordu. Tüm mide bulantılarımı bastırıp bi sağdan bi soldan iki tane yapıştırmadan arazi oldum olay yerinden.

Etrafta habire bir takım kazanlar kaynıyor, bazı çirkin yaratıklar bazı insanların üzerine kaynar suları boca ediyordu. Yaklaşıp neler olduğunu sordum. ''Sence?'' dedi. ''Bilmem, Konya pilavı falan?''. ''E, pes yani sbl. Yahu ne olabilir, kul hakkı yiyenleri pişiriyorum. Bayağı da çoklar. İyi ki 657'denim de izin günlerim var zira bu şartlarda çalışmak pek zor. Ayrıca kafan da hiç çalışmıyormuş cınımm''. Al, bir de bu ne idüğü belirsiz şeyin tafrasını çektik. Aslında bir bakıma haklıydı. Öğleden sonraları falan zaten geçtim, günün hiçbir vakti kafası çalışmayan garip bir Karadenizliydim ben. Bir parça Karadeniz serinliği arayıp devam ettim.

İleride uzun boylu biri vardı. Konuşma yapıyordu. Konuşmasını g.t kılı şeklinde vücut bulmuş bir yığın 'hüloğğğ' şeklinde vokal vererek dinliyordu. ''İşte bunlarrr tüm ağaçları kestiler, şimdi gölgesine sığınacak ağaç kalmadı. Hem benim zebani kardeşimin kaynar su kazanlarını taşımakta kullandığı sistemin rayları niye paralel?'' gibisinden hezeyanlarda bulunuyor, bu malca lafları peşpeşe dizerken bir elini midesine diğer elini karaciğerine koyuyor, beynince inandırıcı olduğunu zannediyordu. Sonra birden beni işaret etti ve ''İşte bunlar hep sbl denen yer elmasının zihniyeti''. ''Aa, sanane be yer elması olmamdan malak, sen uzunsun da noluyo?'' diyecektim ama g.t kılları aklımdan geçenleri okumuşçasına çok pis baktılar. İyi bir 'İleri demokrasi' dayağı yemeden gitmeliydim. Bu bunlağğğğrr nidaları, riyakar bi ses, böyle bi yalanlar, uzun olması,böylesi bir ortamda bile bi dışlamalar bi ötelemeler falan. Bi yerden gözüm ısırıyordu sanki bunu...

Laaan! Yoksa??? Allah kahretsin nasıl anlayamadım. Burası cehennemmiş. İyi de burada ne işim vardı benim? Bu en kötülerin arasına düşmeyi gerektirecek ne yapmıştım ben? Usain Bolt hızıyla koşmaya başladım. Lakin bir çıkış bulamıyordum. Etraf iyice daralmaya başlarken Tanrı'dan yardım istemekten başka çarem kalmamıştı. ''Allah'ım lütfen yardım et, geri dönmek istiyorum. Bana tek ve son bir şans ver, gerçekten her şeyi düzeltebilirim'' dedim ama cevap gelmedi. Göğsümün üstünde korkunç bir baskı vardı. Nefes alamıyordum. Her şey bitmek üzereydi... ki... Gözlerimi açtım. Rüyaymış. Daha doğrusu kabus. Cehennemde değilmişim(!) sadece Türkiye'de yaşıyormuşum. Peki, Türkiye cehennem mi? Bilmem, belki. Peki cennet olur mu? ''Uyanırsak'' neden olmasın?

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?