Seyir Defteri #252 : The Settlers

Selamlar! Patagonya sözcüğü türlü şakalara konu olur genelde; bir filme de ev sahipliği yapmış.
Keşifler devrinde 'Dünyanın Sonu' olarak adlandırılan Tierra Del Fuego'da geçen ve gerçekten çok sert olarak adlandırabileceğimiz bir western izledim, üstelik yakın tarihli. Şili-Arjantin ortak yapımı olan The Settlers filminin özgün İspanyolca adı Los Colonos yani bildiğiniz 'Sömürgeciler' anlamına geliyor, dilimize Yerleşimciler olarak çevrilmiş. Bu posteri de kullandım, izledikten sonra ne anlama geldiğini göreceksiniz.
The Settlers filminde işlenen konu Tierra del Fuego'da yaşayan üç yerli halktan biri olan Selknam yerlilerinin (diğerleri Kawesqar ve Yaghan) yok oluşu. Günümüzde bu insanların nüfusu birkaç bin kadar kalmış, anadillerini konuşabilenlerin sayısı daha da az. Birçok western filmini izleme sebebim burada da geçerli diyebilirim; görüntü yönetmeni seyirciye inanılmaz manzaralar sunmuş.
'Yalnızca tarihin değil sinemanın tarihinin de kanla yazıldığını' söyleyen Şilili Felipe Galvez Haberle 2023 yapımı filmin yönetmeni. Başroller Camilo Arancibia, Mark Stanley, Alfredo Castro, Sam Spruell, Marcelo Alonso. İzledikten sonra asla alamayacağına emin olduğum Oscar ödüllerine de yabancı film dalında katılan Los Colonos, izleyicisine 100 dakikalık vahşi bir seyir sunuyor.
1893 yılında Şili'deyiz. Melez olan nişancı Segundo (Camilo Arancibia) Britanyalı eski asker Alexander MacLennan (Mark Stanley) ve Amerikalı bir paralı asker olan Bill (Benjamin Westfall) devletin Jose Menéndez'e (Alfredo Castro) verdiği toprakları sınırlandırmak ve bu topraklar üzerinde halen yerli ırktan birileri kalmışsa eğer onlardan geri almak için at sırtında bir sefere çıkarlar.
Şili'de faaliyet gösteren İspanyol işadamı Jose Menendez'in canını sıkan şey yerlilerin topraklarını bırakmayı reddetmeleri olur. Bu sorunu silah ve şiddetle çöebileceğini düşünen Menendez 'yerlilerin kokusunu millerce öteden alan' Bill ve kendisine eşlik etmek için bir yerliyi seçmiş olmasından hoşlanmamasına rağmen kırmızı ceketini hala çıkarmamış olan Alexander'ın bu iş için biçilmiş kaftan olduğunu düşünür.
Üçlümüz sonsuz karada ilerlerken film soykırımın nasıl ortaya çıktığına dair yavaş ama istikrarlı bir şekilde ilerleyen anlatısını ortaya koymaya başlıyor. Melez Segundo'nun sadakatsiz olduğundan şüphelenen beyaz ikili sayesinde, halihazırda var olan ırksal gerilimler artar. Bill ve MacLennan kendi aralarında konuşurken Segundo'ya açıkça hakaret etmekten kaçınmazlar mesela. Birlikte ilk yerli halk grubuna rastladıklarında, Bill ve MacLennan katliama coşkulu biçimde katılırlar, Segundo ise donup kalmıştır. Daha sonra ona kaç kişiyi öldürmeyi başardığını sorulduğunda şimdiye kadar olan davranışından memnun olmayan MacLennan, Segundo'yu şiddetle tehdit eder.
İdari bir sefer gibi görünen şey, yerli Patagonya kabilelerini avlamak ve katletmek için yabancı askerler istihdam eden Şili hükümeti ve müttefikleri tarafından Tierra del Fuego'nun sömürülmesi ve sömürgeleştirilmesine döner. Segundo, asıl görevlerinin yerli nüfusu şiddetle 'ortadan kaldırmak' olduğunu fark etmeye başlamıştır.
İzlemesi zor bir film ama öneririm. Bir sonraki yazıda görüşürüz!

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?