Seyir Defteri #238 : Don't Worry Darling

Merhabalar! Sessizlik ve bilmemek güven sağlar mı?
Yapım aşamasında oldukça ses getiren 2022 yapımı Don't Worry Darling filmini gerçek gibi görünen ama öyle olmayan bir dünyada geçtiği için izledim. Günümüzün gözde genç aktrislerinden Florence Pugh ve pek sevmediğim 1Direction grubunun daha da sevmediğim üyesi Harry Styles ve Chris Pine başroldeler; yardımcı oyuncular ise aynı zamanda yönetmenliği de üstlenen Olivia Wilde, Gemma Chan ve dansçı Dita Von Teese. 125 dakikalık filmde oluşturulan ortam göze hitap ediyor, Florence Pugh performansıyla filmi omuzluyor.
1950'li yıllarda geçen filmimizde Jack Chambers (Harry Styles) ve Alice Chambers (Florence Pugh) California'da yaşayan bir çifttir. 50'li yılların huzur dolu savaş sonrası dönemde oluşturulmuş çöl içine kurulu Victory kasabasında ikamet eden çift, kasabanın diğer sakinleri gibi ideal bir yaşam sürmektedir.
Kadınlar çalışmıyor yalnızca ev hanımı olmakla meşguller, erkekler ise eşlerinin girmlelerini yasak olduğu Victory kasabasının dışına konumlandırılmış işyerlerinde çalışıyor, aileler lüks yaşamın ve eğlencenin tadını çıkarıyor. Jack ve Alice birbirini son derece seven bir çifttir.
Alice, günlerini en yakın arkadaşı Bunny (Olivia Wilde) dahil olmak üzere havuzlu partileri ve eğlenceyle dolu geçiriyor. Victory kasabasının başka bir sakini olan Margaret ise kadınların izinsiz giremediği çöl içlerine olan ziyaretini oğlunun ölümüyle sonuçlanmasının ardından zihinsel bir çöküntü yaşayıp topluluktan uzaklaşmıştır. Margaret insanlara Victory kasabasının kurallarını çiğnediği için cezalandırıldığını söyler.
Kadınlar kendi aralarında bu durumu konuşup değerlendirir, Alice pek inanmasa da belli etmez. Victory'nin yöneticisi Frank'in (Chris Pine) gözleri sürekli kasaba sakinlerinin, özellikle de Alice'in üzerindedir.
Alice bir gün ev işlerinden sonra gezinti yapmak için tramvaya biner ve çölde bir uçağın düştüğünü görüp bir başına yardıma koşar. Fakat Alice yardım etmek isterken girilmemesi gereken çöl bölgesine girmiş ve burada hiçliğin ortasında devasa bir yapıya rastlar.
Merakla bu ilginç binaya yönelen Alice gördüklerinin gerçek olduğuna inanmak için aynaya benzeyen pencerelerinden birine dokunur. Alice aynı akşam daha önce yaşadığını zannettiği başka bir hayata dair gerçeküstü şeyler görür ve yaşar.
Jack sakinleşmesi için ona yardım etse de eşinin anlattıklarına inanmaz ve iddialarını reddeder. Alice ona yaşadıkları Victory kasabasının nasıl bir yer olduğunu ve burada gerçekte neler olup bittiğini sorduğunda sinirlenir. Alice ise giderek tuhaflaşan şeyler yaşamaya devam ederve Jack'e öfkelenir.
Bir gün Margaret Alice'i arayarak aynı garip şeyleri gördüğünü iddia eder. Onu başından savdıktan sonra Margaret'in çatıdan düştüğünü görür. Alice, Margaret'in cesedine ulaşamadan, Frank için çalışan kırmızı tulumlu adamlar tarafından sürüklenerek götürülür. Alice olanları Jack'e anlattığındaysa olaya Victory kasabasının doktoru Bay Collins (Timothy Simons) dahil olur ve Alice'e ilaç yazar. Alice yaşadıklarına kimseyi özellikle de eşini inandıramamaktadır.
Jack'i terfi etmesi üzerine kutlama yapılır. Aralarında Frank ve eşi Shelley'nin (Gemma Chan) de bulunduğu akşam yemeğinde Alice giderek paranoyaklaşır. Frank onun şüphelerini doğrulayınca, Alice ona meydan okumaya ve onun gerçek yüzünü herkese göstermek ister.
Bence Alice'in gerçekleri anlama kısmı biraz uzun sürmüş ama Florence'in oyunculuğu sayesinde sonuna kadar izleniyor ancak belirtmeliyim ki filmin sonunu çok da iyi bağlayamamışlar. Senaryodaki ufak açıklıklara biraz daha dikkat edilebilirdi.
Fena sayılmayacak bir filmdi, zamanınız varsa izleyebilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşürüz!

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?