Seyir Defteri #236 : The Legend Of The Blue Sea
Merhaba! Bu aralar blogda ünlü kişilerin tam da doğum günlerine denk gelen zamanlarda birkaç yazı çıkarmışız, Bugün de sevdiğim ve rol aldığı yapımlara blogda yer verdiğim Koreli oyuncu Lee Minho'nun günü, iyi ki doğdun diyoruz kendisine :)
Lee Minho'ya (The Inheritors, Boys Over Flowers) yine Uzakdoğunun sevilen oyuncularından Jun Jihyun'un (Blood The Last Vampire) eşlik ettiği The Legend of The Blue Sea dizisini çıktığı vakitlerde izlemiştik, suya sabuna dokunmayan ve izlerken hoşça vakit geçirmenizi sağlayabilecek türde bir dizi.
2017 yapımı dizi toplam 20 bölümden oluşuyor ve bölümler bir saat sürüyor. Eski sayılabilecek Kore efsanelerine yer veren dizimiz hem geçmişte hem günümüzde geçiyor, özellikle de bölüm sonlarında eski zamanlara dönmeleri güzeldi. Doğaüstü ögeler barındıran şeyleri izlemem genelde, The Legend of The Blue Sea dizisinde bu unsurlar az ve tahammül edilebilir seviyedeydi.
Dizimiz Kore'nin Joseon döneminde bir deniz kızı olan Shimcheong (Jun Jihyun) o dönemde idareci günümüzdeyse dolandırıcı olan Heo Joonjae'nin (Lee Minho) aşk hikayesini anlatıyor. İlk bölümler İspanya'da çekilmiş ve benim 'Korelilerin yurtdışında denk gelme klişesi' olarak bahsettiğim durum The Inheritors, The K2, Crash Landing on You, Love Rain ve Descendants of the Sun dizilerinde olduğu gibi burada da mevcut. Dünya küçük yer sanırım :)
Joseon döneminde bir deniz kızı, soylu bir adamın oğlunu boğulmaktan kurtarır. Olayın ardından iki çocuk yakın arkadaş olur ve farklı dünyalardan olmalarına rağmen birbirlerine aşık olurlar. Deniz kızı büyüdüğünde insan gibi karada yaşamayı planlamaktadır ancak yetişkinliğe ulaşmadığı için insanlar gibi bacakları olmaz balık kuyruklu kalır.
Deniz kızı insan sevgilisinin yaptıklarından dolayı onu sonsuza kadar terk etmeye karar verir, diğeri deniz kızını onu aramak için okyanusa atlamaya çalışır. Perişan haldeki deniz kızı sevdiğini boğulmaktan kurtarır ancak onu bir daha aramaması için aşklarına dair tüm anılarını siler. Hikayenin Joseon dönemindeki yeniden doğuşu ve gençlik dönemini anlatan efsaneli kısmı böyle :)
Daha sonra deniz kızının balıkçılar tarafından yakalanması var bir de, zavallıcığı nükleer atıkmış gibi sopalarla dürtüyorlar :) Korelilerin o dehşetengiz iştahlarını göz önünde bulundurunca kızartılıp yenmediği için minnettar olmalıdır belki de :)
Dolandırıcılıklarından kazandığı parayı İspanya'ya tatile giden Heo Joonjae (Lee Minho), otel odasına zorla giren, alışılmadık tavırlara sahip gizemli bir kadınla tanışır. Bölgedeki son hırsızlık olaylarından dolayı polis onu şüpheli olarak görse de Joonjae hiç istifini bozmadan polisi arayıp ihbar eder. Bu sırada Joonjae son yaptığı işten(!) zengin bir iş kadını tarafından tutulan silahlı kişiler tarafından kovalanır.
Bu gizemli ve hoş kadını, denize bakan bir uçurumun kenarında köşeye sıkışıncaya kadar takip boyunca yanında taşır. Suya atlarlar ve Joonjae'nin haberi olmadan bir deniz kızı olduğu ortaya çıkan kadın, onunla ilgili anılarını silmek için onu öper ama onu Seul'e kadar takip edeceğine söz verir.
Shimcheong (Jun JiHyun) modern zamanlarda karadaki yaşam hakkında hiçbir fikri olmayan bir denizkızıdır. Aradan yıllaaar yıllar geçmiş ve deniz kızımız İspanya kıyılarında karaya çıkmaya karar vermiştir. Evrimin denizden karaya geçiş örneği Coelacanth değil Simcheong olmalı :) Bakınız kuyruk muyruk pul yüzgeç solungaç hepsi gitmiş yerine uzun ve güzel bacaklar gelmiş :)
Karaya vuran Simcheong adeta sudan çıkmış balık saflığındadır, öylece bakakalır etrafa. Daha sonra hesapçı bir dolandırıcı ve düzenbaz olan Heo Joonjae (Lee Minho) tarafından yakalanır. Joonjae onun çaresizliğini görünce onu ortalıkta yalnız bırakamaz. Evde balık değil ama denizkızı besliyor Joonjae :)
Ancak ikisi de yeniden doğduklarının ve aşklarının Joseon döneminde dramatik bir şekilde sona ermesinin ardından onları rahatsız eden mutsuz kaderlerinin farkında değildir. Simcheong başka bir trajediyi önlemek istiyorsa önceki hayatlarını hatırlamalı ve benzer hatalara düşmekten kaçınmak durumundadır.
Tıpkı The Inheritors dizisinde olduğu gibi bu dizide de Lee Minho'nun canlandırdığı Joonjae ailesi dağıldıktan sonra annesini ararıyor. Ancak o diziden farklı olarak burada bildiğiniz dolandırıcı oluyor; yakışıklılığını, zekasını kullanarak ve insanları adeta hipnoz ederek soyuyor :( Hiç yakışıyor mu böyle çirkin işler?
İspanya mevzusu bitince Heo Joonjae Seul'e döner. Su altında birkaç ay süren yolculuğun ardından deniz kızı Simcheong da Seul'e gelir ve Joonjae ile karşılaşıncaya kadar günlerce şehirde dolaşır, zengin bir semtin çöpünden kıyafet bulup giyinir, gerçi takıp takıştırıyor desem daha doğru olacak. Elbette yeri gelince özenli de giyindi ama ben çöpten giydikleri ayrı bi güzeldi sanki, özellikle mantoları ve pijamaları.
Dizinin yayınlandığı süreçte Jun Jihyun'un giydiği kıyafetleri internet sitelerinde yayınlamışlar ama tüm iç organlarınızı satsanız alamazsınız nerenin çöpüyse artık burası. Tipik Koreli abartması ama kızımız o kadar tatlı ki o saçma giyinse bile sevimli oluyor; başkası giyse yakışmaz çünkü denizkızı Simcheong'un serbest stili bence bu :)
Joonjae'nin akıl hocası Nam-doo'ya gönderdiği resimlerden kızı tanır gibi olur ve evine getirir ve bir de ona Shimcheong yani salak adını verir. Onunla ilgili her şeyi hatırlayıp ve çözmek için birkaç gün evinde kalmasına izin verir, ancak önemli herhangi bir şeyi hatırlamasına yardım etme konusunda isteksiz olduğu için gitmesine izin veriyor. O akşam yanlışlıkla Simcheong'a araba çarpar ve ardından Joonjae onu evine geri götürmeye karar verir. Bundan sonra giderek birbirlerine yakınlaşırlar.
Lee Minho'nun ve iş arkadaşlarının ikamet ettiği eve dikkat çekmeden geçemeyeceğim. Üst kat ve kütüphanesi, Shimcheong'un buranın hemen üzerinde kalan özel bölmesi çok güzeldi. Fakat Kore genelinde insanlar uzun iş saatleri boyu çalışıyor ve herkes çok da iyi şartlarda yaşayamıyor; hatta izlediğim belgesellerde gördüğüm kadarıyla Goshiwon diye hücre gibi yerlerde yaşayan kişi sayısı hiç az değil lakin dizilerinde bir imaj satmaya çalıştıklarından herhalde tüm dizi kahramanları hep özel tasarım evlerde ikamet ediyorlar.
Joonjae ve Shimcheong, çatışmalara rağmen rahat bir şekilde yaşarlar. Bu şahane evde bir de havuz olduğu için Shimcheong arada bir gizlice bu havuzda yüzüyor ve yüzerken bacakları yeniden yüzgeç oluyor. Lakin denizkızı olmanın iyi tarafları da var örneğin Shimcheong çok hızlı öğreniyor.
Bedensel olarak güçlü, hastalanınca çok çabuk iyileşiyor. Ağladığı zaman gözlerinden değerli beyaz inciler çıkıyor. Ender olarak da pempe inciler döküyor gözlerinden ki onlar daha da kıymetli. Belki en önemli özelliği ise insanların hafızasını silme gücüne sahip oluşu. Her daim aç ve delice yemek yiyor, televizyonda ve dizilerinde gördüğü her şeyi yapmaya çalışıyor. Ama tatlı :)
Joonjae zamanla Shim Cheong'un gerçekten bir deniz kızı olduğunu ve okyanusa dönmediği sürece kalbinin katılaşacağını öğrenir; dahası sevilmediği takdirde denizkızı Shimcheong'un kalbi duracaktır. Joonjae gerçekten Shimcheong'u sevecek midir?
Başrollerin uyumu ve birbirine yakışması diziyi izlenebilir kılan etmenlerdendi; zaten ben Lee Minho'yu genelde izliyorum, Jun Jihyun da oldukça hoş bir oyuncu. Özetle keyifli bir yapım olmuş.
Deniz ürünleri ay pardon hayali deniz varlıklarıyla aranız iyise öneririz :) Bir sonraki yazıda görüşürüz!
Comments
Post a Comment