Seyir Defteri #234 : To Walk Invisible
Selamlar! Tüm Bronte kardeşleri bir arada bulunduran bir film izledim.
Özellikle Happy Valley dizisinin senaristi olarak tanıdığım Sally Wainwright'ın yazıp yönettiği 2016 yapımı To Walk Invisible dilimize Görünmeden Yürümek: Bronte Kardeşler adıyla çevrilmiş ve hepsi kısa ömürlü olan kardeşlerin yaşamını izleyiciye aktaran güzel bir dönem filmi olurken Charlotte, Emily ve Anne'den ziyade Branwell Bronte'yi merkeze almış diyebiliriz.
Başrollerde Finn Atkins, Charlie Murphy, Chloe Pirrie, Adam Nagaitis, Jonathan Pryce'ın olduğu film iki saat sürüyor. Şu zamanlarda dönem filmlerine bile modernlik katmaya çalışıyorlar malumunuz; To Walk Invisible eski usullere daha uygun davranmış; bir de Bronte kardeşler edebiyata ilgili kişiler kadar sinemaseverleri de ilgilendiren kişiler bence. Diyaloglar ve mekanlar -hele soğuk ingiltere havasını ve kırsal tepelik manzaraları seviyorsanız- iyi ve hikayeye uygun. Filmin ilk sahnesinde, kafalarında alevlerle koşuşturan çocukları görünce, yanlışlıkla fantastik film izlemek üzere olduğumu düşündüm ama öyle değilmiş :)
1845'te yılında Bronte ailesinin evine konuk oluyoruz. Branwell Bronte'nin (Adam Nagaitis) işinden ayrılmıştır ve onunla aynı yerde mürebbiye olan kardeşi Anne Bronte'nin (Charlie Murphy) de işini bırakıp Branwell'e katılmasıyla aile yeniden bir araya gelir. Daha sonra Anne kız kardeşlerine Branwell'in bazı uygunsuz durumlar yüzünden işten çıkarıldığını isteksizce söyler.
Anne, Charlotte'a (Finn Atkins) hâlâ yazı yazdığını ancak bunun kendisini korkuttuğu için vazgeçtiğini ayrıca Branwell'in sarhoş davranışından korktuğunu; içinde yaşadıkları evlerinin kendilerine kiliseye ait olduğunu söyleyip dertlenir. Bu, din görevlisi olan babaları öldüğünde kız kardeşlerin kendilerine pek de güven telkin etmeyen Branwell'e bağımlı olacakları anlamına gelmektedir.
Mali açıdan Branwell'e bağımlı olacakları bir gelecekten de korkan Emily (Chloe Pirrie) ve Charlotte, Branwell'le gelecek planları hakkında konuşurlar ve Branwell'in birkaç şiir yayınladığını, ancak ödenen önemsiz meblağlar nedeniyle roman yazmak istediğini öğrenirler. Charlotte'un kendinin ve kız kardeşlerinin kendi yazılarını bir gün yayınlayıp yayınlamayacaklarını merak etmesine neden olur.
Charlotte Emily'nin odasını arar ve güzel bulduğu şiirlerini ortaya çıkarır. Emily mahremiyetinin Charlotte tarafından ihlaline şiddetle tepki verirken, Anne yayınlama fikrinden oldukça etkilenmiş ve Charlotte'a yazmış olduğu bazı şiirlerini ve üzerinde çalıştığı bir romanı gösterir. Charlotte, Anne'in çalışmalarından etkilenmese de, üç kız kardeşin, kendilerini kanıtlamak için öncelikle bir şiir kitabı yayınlamaya çalışmaları gerektiğini düşünmektedir.
Dönem itibariyle kadınların kendi eserlerini çıkarmaları mümkün olmadığından Bronte kardeşler cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılığa uğramamak için Currer (Charlotte) , Ellis (Emily) ve Acton Bell (Anne) takma adlarını kullanıp şiirlerinin yayınlanması için para öderler ve bunu babalarından ve erkek kardeşlerinden gizli tutmaya karar verirler. Bu arada Branwell ise alkolizme daha da batıp ve giderek şiddete başvuran biri olmuştur.
Bronte kardeşlerin hikayesini anlatan 1979 yapımı Les Sœurs Brontë adlı başrollerinde Isabelle Adjani (Emily Brontë), Marie-France Pisier (Charlotte Brontë), Isabelle Huppert (Anne Brontë) ve Pascal Greggory (Branwell Brontë) güzel bir Fransız filmi de var, bahsi geçmişken önerelim hemen.
Filmin finalinde günümüze geliniyor ve Bronte ailesinin evlerinin müzeye dönüştürülüp ziyarete açıldığı gösteriliyor. İzlenebilir bir film olan To Walk Invisible'ı sizlere de öneririm. Bir sonraki yazıda görüşürüz!
Comments
Post a Comment