Seyir Defteri #232 : Manhunt: Unabomber & Deadly Games
Selamlar! Ünlü matematikçi Theodore Kaczynski 10 Haziran 2023 tarihinde bu dünyadan ayrıldı ve geriye çok sayıda tartışma bıraktı.
Öncelikle biraz Theodore John Kaczynski (22 Mayıs 1942–10 Haziran 2023) kısaca Ted Kaczynski'den bahsederek başlayalım. Kendisi Polonyalı asıllı Amerikalı Theodore Richard Kaczynski ve Theresa Kaczynski'nin oğlu, David Richard Kaczynski adında bir de kardeşi var. Çocukluğundan itibaren akıllı olduğunu belli eden parlak bir öğrenciydi, bu durum eğitim hayatı boyunca devam etti. Ortaokul eğitimi sırasında üstün zekaya sahip olduğu anlaşılınca sınıf atladı; lisede de başarılarına devam edip 15 yaşında mezun oldu. Matematik alanında ilerlemeye karar verdi; bir sonraki durağı Harvard Üniversitesi olacaktı. Harvard'da bazı psikolojik içerikli deneylere de katılan Kaczynski, daha sonrasında Michigan Üniversitesi'ne devam etti ve burada matematik dersleri verdi.
Buradan sebep göstermeden ayrıldıktan sonra bir süre ailesinin yanına dönen Kaczynski 1970 yılında Montana eyaletine gidiyor ve ve burada ücra bir noktaya bizzat kendi inşa ettiği minicik bir kulübede bir başına yaşamaya devam ediyor. Buradaki amacı kendi kendine yetebileceği bir yaşam kurmak olan Kaczynski birkaç yıl içinde fikirlerini saldırgan biçimde yaymak için 3 Nisan 1996 tarihindeki yakalanışına kadar saldırılara ve sabotajlara girişiyor.
Yargılanması için hakim karşısına çıkarıldığında ise 'fikirlerini izleyen kitlelere empoze edebilir' kaygısından herhalde, mahkeme sürecini kısa tutup 8 kez müebbed cezayanın ardından bir an evvel parmaklıkların ardına gönderiyorlar Theodore Kaczynski'yi. Avukatı onu kurtarmak için tek çare olarak akıl sağlığı yerinde olmama seçeneğini gösterse de Theodore bunu şiddetle reddediyor; aklı ve bilinci gayet yerinde çünkü. Korona sonrası dönemde kendisine bağırsak kanseri teşhisi konuyor ve bir süre tedavi alıyor. Durumunda bir gelişme olmayınca tedaviyi bırakıyor ve 10 Haziran 2023 tarihinde hayata veda ediyor. Bu diziyi izledikten sonra Ted Kaczynski'yi bir de kendinden duymak isterseniz Unbomber-In His Own Words adlı dört bölümlük belgesele de bakabilirsiniz.
Theodore Kaczynski'nin Theodore Kaczynski'nin 1995 yılında The New York Times, The Times ya da The Washington Post gazetelerinde yayımlanmasını şart koştuğu ve The Washington Post gazetesinin çıkarmayı kabul ettiği meşhur bildirisinin (Industrial Society and Its Future-Sanayi Toplumu ve Geleceği) ilk birkaç maddesine bakmak gerekirse kendisi şöyle diyor;
''Sanayi Devrimi ve sonuçları insan ırkı için bir felaket oldu. Bu sonuçlar 'gelişmiş' ülkelerde yaşayan bizlerin yaşamdan beklentilerimizi oldukça arttırırken toplumun dengesini bozdu, yaşamı anlamsızlaştırdı, insanları aşağılamalara maruz bıraktı, yaygın psikolojik acılara yol açtı ve doğal dünyayı şiddetli zararlara uğrattı. Endüstriyel-teknolojik sistem devam edebilir yahut yıkılabilir. Eğer devam ederse, sonunda psikolojik ve fiziksel acılar daha düşük seviyelere inebilir; ancak uzun ve acı dolu bir alışma döneminden sonra ve insanlarla diğer pek çok yaşayan organizmayı işlenmiş birer ürün ve çark dişlilerine indirgemek pahasına. Üstelik, sistem devam ederse, sonuçları kaçınılmaz olacak. Sistemi, insanların saygınlığını ve bağımsızlığını elinden almayacak bir şekilde yenilemenin veya değiştirmenin bir yolu yok. Eğer sistem çökerse, sonuçları yine çok acı verici olacak. Ancak, sistem büyüdükçe çökmesinin sonuçları da daha dehşetli olacağından eğer çökecekse en kısa zamanda çökmesinde fayda var. Biz, bu nedenle, endüstriyel sisteme karşı bir devrimi savunuyoruz. Bu devrim, şiddetli veya şiddetsiz olabilir, hemen gerçekleşebilir veya birkaç on yıla yayılarak görece daha aşamalı olabilir. Bunların hiçbirini şimdiden bilemeyiz. Ancak, biz, endüstriyel sistemden nefret edenlerin, bu çeşit bir topluma karşı bir devrimi hazırlamak için atmaları gereken adımların bir taslağını çiziyoruz. Bu, politik bir devrim olmayacaktır. Amacı ise hükümetleri değil, bugünkü toplumun ekonomik ve teknolojik temelini yıkmak olacaktır. Bu makalede, endüstriyel-teknolojik sistemin doğurduğu olumsuz gelişmelerin yalnızca bazılarına değindik. Benzer diğer gelişmeleri yalnızca kısaca açıkladık veya tümüyle göz ardı ettik. Bu, diğer gelişmeleri önemsiz bulduğumuz anlamına gelmez. Ancak pratik nedenlerden dolayı tartışmamızı yalnızca yeterince toplumsal ilgi çekmeyen veya yeni bir şeyler söyleyebileceğimiz alanlarla sınırlamak zorundayız.''
Özellikle içinde bulunduğumuz zaman dilimine baktığımızda iklimsel bazda felaketler, küresel ısınma, çeşitli ülkelerde bitmek bilmeyen savaşlar, eğitimsiz ve geri kalmış kitlelerin toplu göç hareketleri ve yakın gelecekte beklenen su krizi derken çevrecilere şimdiye dek vermemiş olmanın ne kadar yanlış olduğu anlaşılıyor; medeni ülkelerde çevrecilik siyaseti ve yönetimleri bile şekillendirebilen bir unsur olduğu halde ülkemizde benzer şeyler en azından dillendirilse bile söyleyene gerizekalı muamelesi yapılacağı aşikar. Fakir halk kitlelerini daha fakir hale getirmek, devleti düzenini bozmaya çalışmak ve ülkesini soymaya kalkmak gibi leş hareketler bizim bu civarlarda ne yazık ki daha yaygın. Haliyle bu şekilde modernleşmeye ve doğal kaynakları tüketmeye devam edersek asıl kendimizi tüketeceğimiz ayan beyan ortada. Bu yüzden Theodor Kaczynski gerçekleri öngörmüş ancak eylenleriyle insanları terörize ederek haklıyken haksız durumuna gelmiş gibi gözüküyor. Diziye dönersek başrollerde Sam Worthington ve Paul Bethany var. İlk sezon Discovery Channel kanalından 8 bölümlük ve 2017 yapımı, ikinci sezon ise kablolu bir kanal olan Spectrum'a ait toplam 10 bölümden oluşuyor. Başrollerde Sam Worthington (Gallipoli, The Keeping Room, Everest) ve Paul Bettany var. 1995 yılında Jim Fitzgerald (Sam Worthington) FBI Suç Profilleme bölümünden mezun olur ve bir bombalama olayını araştırmak üzere ailesi istemediği halde San Francisco'ya gider ve Unabomber Davası'na dahil olur. Bu saldırıların rastgele yapıldığı düşünülse de Jim bunların belirli bir plan dahilinde yapıldığını ve hedeflerin anlamsız olmadığını düşünmektedir. Unabomber'ın saldırılarını durdurmak için ünlü The Washington Post gazetesinde yayınlanan bildirisinde kendine has bir üslup olduğunu anlayan yetkililer dilbilim uzmanlarıyla çalışır ve saldırganın yaşça daha büyük biri olabileceğini düşünür. Theodore'un tuhaf yaşantısından haberdar olan kardeşi David Kaczynski ve eşi Linda ona ait el yazılarını isimsiz biimde polislerle paylaşır ve Theodore Kaczynski'nin (Paul Bettany) yakalanma süreci başlar. Şimdi ikinci sezona geçmeden burada ufak bir film arası veriyoruz ve benim pek bir sevdiğim sevgili Clint Eastwood'un yönettiği 2019 yapımı Richard Jewell filmini öneriyorum çünkü ikinci sezonda anlatılan konu büyük oranda bu filmle örtüşüyor. Kadrosu Sam Rockwell, Kathy Bates, Jon Hamm, Olivia Wilde ve Paul Walter Hauser gibi yıldızlarla dolu bu filmi yanlış hatırlmıyorsam 2020 yılında izlemiştim. Dizimizin ikinci ve son sezonu Deadly Games olarak adlandırılmış ve failinin Ted Kaczynski olduğundan şüphelenilen Centennial Olympic Park Bombing olayını inceliyor. Başrollerde Cameron Britton, Jack Huston, Judith Light ve Carla Gugino'yu barındırıyor. 1996 yılında tam da Atlanta Yaz Olimpiyat Oyunları başlamak üzereyken gerçekleşen bombalı saldırı üzerine az biraz boşboğaz, hafif tombul ve iyi kalpli biri olan Richard Jewell (Cameron Britton) adlı güvenlik ve koruma görevlisi soruşturmacılara yardımcı olmak ister. İnsanların hayatını kurtarmış olmasına rağmen saçma sapan yanlış anlaşılmalar sayesinde gerçek suçlu serbestçe gezerken Richard Jewell kendini büyük bir problemle başbaşa bulur. Tüm bunlardan sonra dahi ve çılgın Theodore John Kaczynski'nin hayatının son dönemlerini geçirdiği Montana'daki evinin resmini de şuraya bırakalım; İşte böyle sevgili okurlarımız, kesinlikle önerebileceğimiz yapımlar bunlar. Bir sonraki yazıda görüşürüz!
Theodore Kaczynski'nin Theodore Kaczynski'nin 1995 yılında The New York Times, The Times ya da The Washington Post gazetelerinde yayımlanmasını şart koştuğu ve The Washington Post gazetesinin çıkarmayı kabul ettiği meşhur bildirisinin (Industrial Society and Its Future-Sanayi Toplumu ve Geleceği) ilk birkaç maddesine bakmak gerekirse kendisi şöyle diyor;
''Sanayi Devrimi ve sonuçları insan ırkı için bir felaket oldu. Bu sonuçlar 'gelişmiş' ülkelerde yaşayan bizlerin yaşamdan beklentilerimizi oldukça arttırırken toplumun dengesini bozdu, yaşamı anlamsızlaştırdı, insanları aşağılamalara maruz bıraktı, yaygın psikolojik acılara yol açtı ve doğal dünyayı şiddetli zararlara uğrattı. Endüstriyel-teknolojik sistem devam edebilir yahut yıkılabilir. Eğer devam ederse, sonunda psikolojik ve fiziksel acılar daha düşük seviyelere inebilir; ancak uzun ve acı dolu bir alışma döneminden sonra ve insanlarla diğer pek çok yaşayan organizmayı işlenmiş birer ürün ve çark dişlilerine indirgemek pahasına. Üstelik, sistem devam ederse, sonuçları kaçınılmaz olacak. Sistemi, insanların saygınlığını ve bağımsızlığını elinden almayacak bir şekilde yenilemenin veya değiştirmenin bir yolu yok. Eğer sistem çökerse, sonuçları yine çok acı verici olacak. Ancak, sistem büyüdükçe çökmesinin sonuçları da daha dehşetli olacağından eğer çökecekse en kısa zamanda çökmesinde fayda var. Biz, bu nedenle, endüstriyel sisteme karşı bir devrimi savunuyoruz. Bu devrim, şiddetli veya şiddetsiz olabilir, hemen gerçekleşebilir veya birkaç on yıla yayılarak görece daha aşamalı olabilir. Bunların hiçbirini şimdiden bilemeyiz. Ancak, biz, endüstriyel sistemden nefret edenlerin, bu çeşit bir topluma karşı bir devrimi hazırlamak için atmaları gereken adımların bir taslağını çiziyoruz. Bu, politik bir devrim olmayacaktır. Amacı ise hükümetleri değil, bugünkü toplumun ekonomik ve teknolojik temelini yıkmak olacaktır. Bu makalede, endüstriyel-teknolojik sistemin doğurduğu olumsuz gelişmelerin yalnızca bazılarına değindik. Benzer diğer gelişmeleri yalnızca kısaca açıkladık veya tümüyle göz ardı ettik. Bu, diğer gelişmeleri önemsiz bulduğumuz anlamına gelmez. Ancak pratik nedenlerden dolayı tartışmamızı yalnızca yeterince toplumsal ilgi çekmeyen veya yeni bir şeyler söyleyebileceğimiz alanlarla sınırlamak zorundayız.''
Özellikle içinde bulunduğumuz zaman dilimine baktığımızda iklimsel bazda felaketler, küresel ısınma, çeşitli ülkelerde bitmek bilmeyen savaşlar, eğitimsiz ve geri kalmış kitlelerin toplu göç hareketleri ve yakın gelecekte beklenen su krizi derken çevrecilere şimdiye dek vermemiş olmanın ne kadar yanlış olduğu anlaşılıyor; medeni ülkelerde çevrecilik siyaseti ve yönetimleri bile şekillendirebilen bir unsur olduğu halde ülkemizde benzer şeyler en azından dillendirilse bile söyleyene gerizekalı muamelesi yapılacağı aşikar. Fakir halk kitlelerini daha fakir hale getirmek, devleti düzenini bozmaya çalışmak ve ülkesini soymaya kalkmak gibi leş hareketler bizim bu civarlarda ne yazık ki daha yaygın. Haliyle bu şekilde modernleşmeye ve doğal kaynakları tüketmeye devam edersek asıl kendimizi tüketeceğimiz ayan beyan ortada. Bu yüzden Theodor Kaczynski gerçekleri öngörmüş ancak eylenleriyle insanları terörize ederek haklıyken haksız durumuna gelmiş gibi gözüküyor. Diziye dönersek başrollerde Sam Worthington ve Paul Bethany var. İlk sezon Discovery Channel kanalından 8 bölümlük ve 2017 yapımı, ikinci sezon ise kablolu bir kanal olan Spectrum'a ait toplam 10 bölümden oluşuyor. Başrollerde Sam Worthington (Gallipoli, The Keeping Room, Everest) ve Paul Bettany var. 1995 yılında Jim Fitzgerald (Sam Worthington) FBI Suç Profilleme bölümünden mezun olur ve bir bombalama olayını araştırmak üzere ailesi istemediği halde San Francisco'ya gider ve Unabomber Davası'na dahil olur. Bu saldırıların rastgele yapıldığı düşünülse de Jim bunların belirli bir plan dahilinde yapıldığını ve hedeflerin anlamsız olmadığını düşünmektedir. Unabomber'ın saldırılarını durdurmak için ünlü The Washington Post gazetesinde yayınlanan bildirisinde kendine has bir üslup olduğunu anlayan yetkililer dilbilim uzmanlarıyla çalışır ve saldırganın yaşça daha büyük biri olabileceğini düşünür. Theodore'un tuhaf yaşantısından haberdar olan kardeşi David Kaczynski ve eşi Linda ona ait el yazılarını isimsiz biimde polislerle paylaşır ve Theodore Kaczynski'nin (Paul Bettany) yakalanma süreci başlar. Şimdi ikinci sezona geçmeden burada ufak bir film arası veriyoruz ve benim pek bir sevdiğim sevgili Clint Eastwood'un yönettiği 2019 yapımı Richard Jewell filmini öneriyorum çünkü ikinci sezonda anlatılan konu büyük oranda bu filmle örtüşüyor. Kadrosu Sam Rockwell, Kathy Bates, Jon Hamm, Olivia Wilde ve Paul Walter Hauser gibi yıldızlarla dolu bu filmi yanlış hatırlmıyorsam 2020 yılında izlemiştim. Dizimizin ikinci ve son sezonu Deadly Games olarak adlandırılmış ve failinin Ted Kaczynski olduğundan şüphelenilen Centennial Olympic Park Bombing olayını inceliyor. Başrollerde Cameron Britton, Jack Huston, Judith Light ve Carla Gugino'yu barındırıyor. 1996 yılında tam da Atlanta Yaz Olimpiyat Oyunları başlamak üzereyken gerçekleşen bombalı saldırı üzerine az biraz boşboğaz, hafif tombul ve iyi kalpli biri olan Richard Jewell (Cameron Britton) adlı güvenlik ve koruma görevlisi soruşturmacılara yardımcı olmak ister. İnsanların hayatını kurtarmış olmasına rağmen saçma sapan yanlış anlaşılmalar sayesinde gerçek suçlu serbestçe gezerken Richard Jewell kendini büyük bir problemle başbaşa bulur. Tüm bunlardan sonra dahi ve çılgın Theodore John Kaczynski'nin hayatının son dönemlerini geçirdiği Montana'daki evinin resmini de şuraya bırakalım; İşte böyle sevgili okurlarımız, kesinlikle önerebileceğimiz yapımlar bunlar. Bir sonraki yazıda görüşürüz!
Comments
Post a Comment