Seyir Defteri #190 : Nine Dead

Selamlar! Tarihe baktım, kaçıncı yazımız olduğuna baktım ve çok kafiyeli olduğunu görünce benzer isimli bir filmle bu durumu sürdüreyim dedim ve daha geçenlerde bir tek mekan filmi önermiş olmama rağmen bir tane daha izledim ve yazdım :)

Chris Shadley'nin yönettiği 2009 yılında çıkan Nine Dead filminin başrolünde çoğumuzun uzun yıllar boyunca 'Sevimli Cadı Sabrina' olarak bildiği Melissa Joan Hart var, diğer oyuncular William Lee Scott, John Terry, Chip Bent, Marc Macaulay. Kapalı alanda geçen 100 dakikalık bir gerilim filmi Nine Dead dilimize 'Dokuz Ölü' olarak çevrilmiş.

Filmin başında kimliği belirsiz maskeli bir adam elindeki elektroşok tabancasıyla görünüşe göre birbiriyle ilgisi olmayan bazı kişileri yakalıyıp depo görünümlü bir yere getiriyor.

Burada bulunan direklere tek ellerinden kelepçe ile bağlanıyor kurbanlar. Aslında kaçırılan her kişi onları burada birleştiren mevzunun bir parçasını biliyor ve gerçeği gizliyor. Önce birbirlerini sorgulasalar da aslında itirafta bulunmaları gerektiğini çok geçmeden anlıyorlar.

Daha sonra bu dokuz kişinin kimlikleri hakkında bazı şeyler öğreniyoruz; Los Angeles bölge savcısı Kelley (Melissa Joan Hart), adi suçlu Christian (John Cates), emniyet mensubu Jackson (William Lee Scott) , yasalara aykırı silah bulundurup satan Leon (Edrick Browne), tefeci Sully (Chip Bent), adi sabıkalı Coogan (Lawrence Turner), Katolik rahip Francis (Marc Macaulay), sigortacı Eddie (James Victor) ve İngilizce konuşamayan Çinli Chang (Lucille Soong).

Bu şeytani planın başındaki bir adam onları belirli bir amaç için buraya atmıştır, hepsini birleştiren bir bağ vardır ve bunu keşfetmeleri gerekmektedir. Birbirlerine ne kadar bağlı olduklarını anlayana kadar özgür kalamayacaklardır ve bunu bulmaları için yalnızca 90 dakikaları vardır. Maskeli adam gelip her 10 dakikada bir içlerinden birini öldüreceğini açıkça söyler. Peki rehineler vurulup ölmeden önce bu bağlantıyı keşfedebilecekler mi?

Sonu biraz alakasız gibiydi bence, zamanınız varsa izleyebilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşürüz!