Seyir Defteri #85 : V For Vendetta

Merhaba! 'Remember, remember the fifth of November'. Biraz geciksek de, bunu söylemeden olmazdı doğrusu. Karşınızda sonsuz gülümsemesiyle V!
Eskiden neredeyse herkesin bir furya halinde izlediği, bilinen ve replikleri adeta bayraklaştırılan filmlerdendir V For Vendetta. Çizgi roman uyarlaması olan bu eseri bizler de sayısız kez beğenerek izledik tabi. Facebook zamanlarında bu iletiyi paylaşmak için sıra beklenirdi yahu :) Şimdilerde oldukça acı olan, bu filmi sanki yaşıyor hale gelmemiz sanırım.
Filmin çıkış noktası olan adam Guy Fawkes için bugün hala söylenen bir söz var 'Guy Fawkes İngiltere meclis binasına en dürüst yollardan giren tek kişidir' diye, haksız da sayılmazlar bence.
2005 yapımı filmin yönetmeni James McTeigue, yardımcı yönetmenler de Wachowski kardeşler (Wachowski kardeşler artık Wachowski bacılar oldu ama), başroller Natalie Portman ve Hugo Weaving. Yakın gelecek olarak tariflenen bir zamanda geçen film, günümüz gerçeklerinin yansıması olmuş durumda; hem zaten 2005 de çoook geride kaldı:(
Şimdi İngiltere'de 'Guy Fawkes Night' (Guy Fawkes Gecesi) diye bir olay var. Taa 5 Kasım 1605 yılında Guy Fawkes adında bir adam İngiltere meclisini havaya uçurmaya çalışmış. Zaten yapımcı şirket de filmi bu olayın 400. yıldönümünden bir gün önce 4 Kasım 2005 tarihinde gösterime çıkarmayı planlamış lakin olmamış, pazarlama ya da reklam taktiği de olabilir tabi bu. Natalie Portman yalnızca iyi oynamakla kalmamış, çok da güzel.
Gelecekteki belirsiz bir zaman diliminde, bir anayasaya sahip olmadığı halde demokrasinin beşiği (!) olan, İngiltere garip bir yere dönüşmüş, insanlar tıpkı 1984 kitabında tasvir edilen bir ortamda yaşar hale gelmiştir; geceleri dışarı çıkmak, sanatla ilgilenmek yasaktır. Okunması yasaklı eserler vardır bir de. Bu adamlar da 'yasakları yasaklayacağız' diyerek mi gelmişlerdir, bilinmez.
Filmde gösterildiği kadarıyla İngiltere faşizmin ve totaliterliğin kıskacında cidden yaşanmaz bir yer olmuştur. Başbakan Adam Sutler türlü propaganda yöntemleri, yargılamaksızın hapse atmalar ve infazlar sayesinde ülkenin tek hakimidir. Basın ve yayın tamamen ona bağlıdır; eşcinseller, göçmenler, diğer dinlere mensup bireyler ve farklı görüşten insanlar sindirilmiştir, kimsenin sesi soluğu çıkmamaktadır.
Ülkede her şey yolunda gibi gözükmekle birlikte, görünmeyen bir huzursuzluk hakimdir insanlara. Evey Hammond (Natalie Portman) ofis çalışanı genç bir kadındır ve ailesini yaklaşık onbeş yıl önce bir patlamada yitirmiştir. Hayatının nasıl değişeceğinden habersizdir Evey.
Bir akşam eve dönerken nahoş bir durumla karşılaşan Evey, tuhaf bir maske takan bir adam tarafından kurtarılır. Bu adam mevcut idareden rahatsız eylemci V'dir (Hugo Weaving). Tesadüfen Evey'e rastlayan V'nin asıl amacı o akşam devlet kanalından halka seslenmektir. Evey'i kurtaran V onu kendi yerine götürür.
Evey V'den tabir yerindeyse eğitim alır. V onu bir güzel 'yetiştirir'. Onunla birlikte politikacıların ne kadar yoldan çıkabileceğine ve bu uğurda ne dolaplar çevirebileceğini görürüz. İktidarları uğruna insanları denek gibi kullanmaktan, kitleleri katletmekten çekinmeyen bir yönetim mevcuttur.
Din adamları da her devirde olduğu gibi gene politikacıları desteklemektedir bu düzende. Evey'nin kilisenin en yetkili kişisine yaptığı bu beklenmedik ziyaret, din adamlarının duruşu hakkında oldukça fikir vericidir.
Evey ise özgürlük yolunda birçok zorluğa katlanmak zorunda kalacaktır.
Saçları bu yolda kaybettikleri arasında en önemsizidir; hapisler ve esaretler beklemektedir onu.
Esareti bittiğinde Evey artık dönüşümünü tamamlamıştır, V'nin ona öğrettiklerini hayata geçirmek için hazırdır. Özgürlük meşalesi Evey'nin ellerinde taşınmaktadır baskının olmadığı bir geleceğe.
Ertesi yıl 5 Kasım tarihi geldiğindeyse, kitleler V maskeleriyle meclis binası önüne akın etmiştir, V'nin beklentisi yerini bulmuş gibidir. Bu filmden replik alıntılamadan olmaz bence, buyurunuz.
Bu maskenin altında bir yüz var. Bu maskenin altında bir fikir var, Bay Creedy! Ve fikirlere kurşun işlemez!

Bir insanı öldürebilirsiniz, işkence yapabilirsiniz ama fikirlerini asla değiştiremezsiniz.

Verilecek tek bir hüküm var:İntikam. Bu kan davasının bir amacı var, boşuna değil. Değerler ve dürüstlük vakti geldiğinde kazanacak, ve zulüm son bulacak biliyorum.

Artık korkun kalmadı, özgürsün.

Bu gece size en ciddi yeminimi ediyorum. Adalet hızlı olacak, dürüst ve merhametsiz.

Dans edilemeden yapılan devrim yapılmaya değer değildir.

İnsanlar hükümetlerinden değil, hükümetler insanlardan korkmalıdır.

Aynaya baktığınızda suçluluk duyuyorsanız gerçekleri öğrenmişsinizdir.

Hep daha fazlasını istediğimiz için elimizdekileri kaybettik. Bay Creedy!

Size bir iş zorla yaptırılıyorsa o işi en harika şekilde yapın çünkü tek kurtuluş yolunuz budur.

Gerçeğin gücü ile yaşadığım sürece kainatı bile fethedebilirim.

Çalmak malın sahibinden olur. Eleştirenden çalamazsın, benim yaptığım sadece temizlemekti.

Dünyadaki herkesin isteyeceği bir şey biliyorum: Özgürlük!

Fazla konuşmak insanın ne kadar fazla bilgisi olduğunu değil sadece ne kadar geveze olduğunu gösterir.

Bize insanları değil fikirleri hatırlamamız söylendi. Çünkü bir adam yenilebilir, yakalanabilir, öldürülebilir, unutulabilir. Fakat bir fikir 400 yıl sonra bile hala dünyayı değiştirebilir. Fikirlerin gücüne ilk elden tanık oldum. Fikirler uğruna ölen ve öldüren insanlar gördüm. Ama bir fikre dokunamaz, tutamaz hatta öpemezsiniz. Fikirler kanamaz, acı çekmez ve sevmezler. Ve özlediğim şey bir fikir değil, bir adam. 5 Kasım’ı bana hatırlatan adam. Asla unutmayacağım adam...
Bizler bu filmi çıktığı zaman izledik ve burada tasvir edilen şeylerin zamanla acı birer gerçeğe dönüştüğüne de birinci elden şahitlik ettik. Hazır Kasım ayı gelmişken bir kez daha izlemeli. Bir sonraki yazıda görüşürüz!

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?