Seyir Defteri #264: Snowdrop
Selamlar! Belki de kimsecikler farkında değil ama blogumuzda bir yılı daha geride bıraktık. Korona sürecinde başladığım blog yazarlığına keyifle devam ediyorum ve diyebilirim ki ben Sbl olarak burada yazmaya ve kafanızı ağrıtmaya devam edeceğim izninizle :)
Oldukça uzun zamandır Asya ile ilgilendiğimizden blogda da Asya yapımlarına sık yer vermek istedik ama yapamadık çünkü ben daha çok batılı yapımlara (özellikle de dönem yapımlarına bayıldığımdan) yönelip bu tarafı ihmal ettim. Ancak okuyucularımız görecektir ki son aylarda Uzakdoğu dizilerine yeniden yer verir oldum; bugün de çıktığı dönem hem ilgi hem de eleştirilerin hedefi olduğundan potansiyeli biraz harcanmış Snowdrop dizisi konuğumuz :)
Başrollerde Jung Haein ve şarkıcı Kim Jisoo'nun yer aldığı dizi Kore'de askeri yönetimin olduğu 1987 yılında geçiyor ve yönetimin sivillere devredilmesi için yapılan öğrenci protestolarını arka fonda işliyor. 2021 sonunda başlayıp 2022'de biten dizinin senaryosu gelen tepkiler üzerine çekilirken yer yer değişiklilere uğruyor ve çoğunlukla kapalı alanda geçiyor.
Snowdrop 1.5 saat süren toplam 16 bölümden oluşuyor ve ilk handikapı belirtmem gerekirse bölümler çok ama çok uzun. Kardeşim Esma ile izleme maceramız ise şöyle oldu, birkaç bölümü peşpeşe güzelce izledik ama sonra neredeyse 22 günlük bir ara verip sonra tamamladık. Bu satırları okuyan Esma dehşet bir kahkaha atıyordur şimdi :)
Kuzey Koreli bir ajan olan Lim Suho (Jung Haein) görev icabı güneye gelir. Burada uzunca bir süre öğrenci gibi davranan Suho toplu halde yapılan bir buluşmada edebiyat öğrencisi Eun Yeongro (Jisoo) ile karşılaşır. Suho aynı zamanda komünist parti teşkilatının üst düzey bir yöneticisinin oğludur ve asıl işi bir profesörü kuzeye geri getirmektir. İşlerin karışması yüzünden girdiği bir çatışmada yaralanan Suho yakınlarda bulunan Hosu Üniversitesi'nin öğrenci yurdunda saklanmak zorunda kalır.
Pencereden rastgele bir odaya giren Suho burada yığılır kalır. 207 numaralı odada kalan Yeongro onu bulur ve arkadaşlarının da yardımıyla onu gizlemeye karar verir.
Şimdi biraz da bundan sonra olayların geçeceği yer olan öğrenci yurdundan bahsedelim. Tıpkı üniversite binası gibi batılı bir misyoner tarafından kurulan yurt da oldukça yalıtılmış bir noktada bulunuyor. Öğrenciler Avrupai tarzdaki bu binada kalıyor ve bence onlara sağlanan konfor o zamanın şartlarına göre oldukça iyi. Yüksek duvarların arasında, yer altından geçen bir tünel vasıtasıyla zor durumlarda tahliye edilebilecek olan yurt kesinlikle güvenli. İçeride bir de kilisesi ve bolca dua odası bulunan binada Yüce İsa ve Kutsal Meryem'e denk gelmemek olanaksız; hem Kore dizilerinde Hristiyanlık propagandasının olmaması düşünülebilir mi hiç? Mesela yurt baskınında esas kızımız Yeongro; kuzeyli, muhtemelen inançsız, komunist ideolojili ve medeniyetsiz saydığı Suho'ya gitmesi gerekenlerin aslında komünistler olduğunu söylüyor. İyi de siz batılı ve beyaz değilsiniz ki kuzum???
Jung Haein bir noktada diziyi izleme sebebimiz oldu, gayet iyi bir oyunculuk sergilemiş. Korelilerin oyunculukları malumunuz biraz abartılı ve inandırıcı olmaktan uzak ama ilk kez izlediğimiz Jung Haein'i burada pek beğendik ama diğer başrol Jisoo tam bir felaketti.
Blackpink diye bir grupta şarkıcıymış sanırım ama o kadar kötü bir sesi ve konuşması vardı ki kulaklarımız kanadı. Sesini hiç kontrol edemiyor ve ağzından sözcükler ve sesler ölçüsüzce çıkıyor, kulak yırtıyor. Tahammül etmekte zorluk çektim ben şahsen; oyunculuğu ise orta halliydi zaten ilk dizisiymiş.
Efendim, toplu buluşmada birbirinden hoşlanan Suho ve Youngro, Suho'nun yaralanma olayı yüzünden yardımlaşmak zorunda kalırlar. Ayrıca Suho Almanya'da ekonomi konusunda eğitim almaktadır (Not: Jung Haein gereken anlarda Almanca konuştu ve tatlıydı). Yeongro onu sakladığı yere gidip kontrol etmekte ve ihtiyacı var mı diye bakmaktadır.
Sakin, gizemli ve ağırbaşlı biri olan Suho iyileştikçe Yeongro'ya minnettar olmuş ve aralarında bir romantizm başlamıştır. Fakat Suho'nun ekip arkadaşlarını kurtarmak ve kardeşinin beklediği memleketine geri dönmek için emirlere göre hareket etmekten başka seçeneği yoktur. Verilen emirlere harfiyen uyacaktır ancak bu sırada Yeongro'yu da mümkün mertebe koruyacaktır. Kuzeyli Suho Güneyli Yeongro, tam bir ''Kahpe Bizans'ın yiğit güzeli'' durumu :)
Ya bir de Yeongro nasıl bir isim, çok mu aramışlar? Korece ne demek bilmiyorum ama bana erkek adı gibi geldi; yani şöyle ne bileyim Sujin, Yeowon, Yejin, Jihyun falan olsaydı, daha kız ismi gibi duruyor bunlar sanki. Jisoo sesiyle kulaklar bozsa da Jung Haein ile izlenesi ve uyumlu bir çift olmuşlar haklarını yemeyelim ancak bunda büyük pay Jung Haein'e ait :)
Yeongro'nun babası önemli bir siyasetçidir ve ailesi şahane bir evde oturmaktadır. Fakat Yeongro'muz güzelim evlerinde oturmak yerine tuhaf ve ürkütücü bir müdiresi olan öğrenci yurdunda kalmaktadır. İlk gördüğümüzde beyaz aşlarıyla bizi şaşırtan müdire Pi Seunghee (Yoon Seah) için önce 'ne çileler çekmiş olmalı' dedik, yurt baskını esnasında dirayetli davranarak takdirimizi kazandı. Suho da sabrıyla takdir görenlerden oldu gene.
Birbirinden gıcık oda aradaşlarına sahip Yeongro iyi bir öğrencidir. Suho'yu saklayan Yeongro ondan hoşlanmaktadır. Fakat öğrenci görünümlü Suho aslında Kuzey Kore ajanıdır ve görevi kız yurdundaki öğrencileri rehin alarak Kuzey ve Güney arasında yapılacak pazarlıkta ülkesinin elini güçlendirmektir. Dizinin ilk dört bölümü az biraz sululuklarla geçtikten sonra, bu bölümün sonunda baskın gerçekleşti ve biz 'dizi biraz hızlanır' dedik ancak sıkıntılar biraz da bu noktada başladı ve dizi bu andan sonra tek mekana döndü.
Tamamen silahlı üç Kuzey Koreli tarafından kapalı alanda kısılı kalan öğrenciler son derece şaşkındı. Özellikle de kafası biraz yavaş çalışan Yeongro, gördüklerine inanmakta ve anlamakta büyük zorluk çekti. Ancak izleyici olarak kimseye zarar gelmeyeceğini anlamanız uzun sürmüyor, özellikle de başrollere. Yine bu esnada ciddiyeti baltalayan şeylerden biri Güney Koreli ajanların kuzeyliler tarafından adeta gemici düğümleriyle bağlanmalarına rağmen habire kurtulmayı başarmaları ve ilerleyen süreçte de her yeri kilitli binaya elini kolunu sallaya sallaya girip çıkmayı alışkanlık haline getirmeleriydi. Biz çok uyuz olmuştuk bu duruma.
Bitmek bilmeyen rehineleri serbest bırakma müzakereleri, iki tarafın ajanlarının müdahaleleri, bina içindeki hat safhada gerilim sürerken edebiyat öğrencisi Yeongro'nun ısrarlı ilkyardım önerileri, zarar görmeyeceğini bildiğinden sanırım rehincilere rahatça direnmesi ve o küçük aklıyla bir ara Suho'nun üzerinden patlayıcıları almaya çalışması falan derken sinirlenmemek mümkün değildi. Suho nasıl tahammül etti bilemiyorum.
Dizinin hızını düşüren şeylerden en önemlisi kesinlikle bölümlerin bir buçuk saatlik süresiydi. Zaten bir noktada tamamen içeri kısılıp kaldı hikaye, bir saat olsaydı hikaye daha akıcı olabilirdi. Yan karakterlerle süre doldurmaya çalışmak falan öğğhh dedirtiyor izlerken. Ama dediğim gibi Suho için izledik diziyi biz. Snowdrop'un finali ise duygu yüklüydü. İzleyenler neler olduğunu biliyor zaten ama izlemeyenlerin keyfini kaçırmayayım.
İşte böyle sevgili okurlarımız, biraz ağır akan bir dizi ama izlenebilir. Bir sonraki yazıda görüşürüz!
Yorumlar
Yorum Gönder