Seyir Defteri #39 : Becoming Jane

Selamlar! O kadar Jane Austen dedik durduk, e peki nasıl Jane Austen olmuş kendisi buna baktık mı hiç?
Jane Austen'ın hayat öyküsünü yaklaşık olarak anlatmaya çalışmış olan 2007 yapımı ve Türkçe'ye de Aşkın Kitabı olarak çevrilmiş bu güzel filmi kardeşlerimle çok önceden izlemiştim (2010 öncesi) ve Jane Austen'ın gençlik yıllarında yaşadığı bir aşkı anlatan bu filmi beğenmiştik.
Başrollerini Anne Hathaway ve James McAvoy'un paylaştığı filmimiz 19. Yüzyıl İngilteresinde geçiyor. Konusuna gelmek gerekirse; kitaplarında yazdıklarını kendisi de yaşayan bir adet gencecik Jane Austen var elimizde. Kişi kendinden bilir işi dedikleri şey bu olsa gerek :) Başlayalım ve tekrarlayayım; burada keyifbozan çoktur ona göre :)
Din görevlisi baba ve ev hanımı olan annesinden oluşan ailesi Jane'in hayırlısıyla evlenip kendisine mutlu bir yuva kurmasını istemektedir. Bu şaşırtıcı bir durum değil elbette, o dönem itibariyle alışıldık bir istek.
Jane yazar olmayı düşlüyor fakat babasının hoşuna giden bu arzusu annesi tarafından hiç de hoş karşılanmıyor. Ancak hayat insana neler getirir belli olmaz tabi.
Bir de Thomas Lefroy (James McAvoy) var, kendisi hukuk tahsil etmiş İskoçya'dan gelen bir beyefendi. Yani beyefendi dediysem de kendisinin biraz nahoş durumları olduğundan ailesi tarafından biraz sakinleşip tabir-i caizse adam olması için kente gönderilmiştir.
Kentte kalırken bir yandan da davetlere katılır Thomas Lefroy. Bu davetlerin birinde Jane ve Thomas tanışırlar ancak bu ilk karşılaşma Jane açısından küçük bir felakete dönüşür; Jane ona yazılarının bazı kısımlarını seslendirirken Thomas uyuyakalır. Dans da ederler elbette :)
Bu tuhaf tanışmadan sonra taraflar biraz konuşur biraz çekişir. Zeki ve girişken olan Thomas Lefroy zamanla Jane'i etkilemeyi başarır.
Jane ise aslında tam da bu sıralarda ünlü eseri Aşk ve Gurur'u kaleme almaktadır. Thomas Lefroy yalnızca Jane'i değil yazımlarını da beğenmiştir. Yazması konusunda babasından sonra onu cesaretlendiren ikinci kişi Thomas olmuştur.
Thomas ve Jane ilişkilerini sürdürüp evliliğe doğru yol alırken Thomas'ın Londra’da bulunan akrabalarını ziyaret etmeleri gerekir. Önemli bir yargıç olan Bay Langlois Jane ile tanışır.
Yargıç Langlois Jane'i beğenmesine rağmen ailesi pek de varlıklı olmadığı için yeğeni Thomas'ın onunla evlenmesini istemez. Gerekçe olarak da ailesinin Thomas'a bağlılığını ileri sürer.
Bu kötü Londra ziyaretinden sonra eve dönen Jane Thomas'ın başka biriyle nişanlandığını duyar. Bu sırada kendine daha önce reddettiği Leydi Grisham’ın yeğeni Bay Wisley tarafından yeni bir evlenme teklifi yapılır, Jane bu kez kabul eder.
Bu kez de Thomas Lefroy Jane olmadan yaşayamayacağını anlar. Geri dönüp Jane'i bulan Thomas, ondan kendisiyle kaçmasını ister.
Ben bu noktada Jane’in bu durumu reddetmesini umardım ancak o düşündüğümün tam tersini yapıp kabul etti (Bu durumu bilen yalnızca Jane'in kardeşi Cassandra vardı.)
Birlikte yola çıkarlar ancak yolun sonu çabuk gelecek gibidir çünkü Jane Thomas'ı annesi tarafından yazılan bir mektubu görür. Mektupta kendisine bu kadar ihtiyacı olan bir dünya insan varken evlilik yapmasının mümkün olmadığı yazmaktadır.
Jane Thomas'a evliliklerinin gerçekleşemeyeceğini söyler. Hakim amcasının karşıtlığı, annesinin bir türlü onaylamaması ve kendisinin ileride ailesinden kaynaklı bu sorunlar yüzünden yaşayabileceği dertleri göz önünde bulunduran Jane geri dönmeye karar verir. Perişan haldeki Thomas tek bir soru sorar; Jane'in kendisini sevip sevmediğini.
Jane'in yanıtı açıktır: 'Evet ama eğer sevgimiz aileni yok edecekse, pişmanlık ve suçlamalarla da yavaş yavaş kendini de yok edecektir' der.
Eve geri döndüğünde Jane John Warren'dan aldığı bir evlenme teklifiyle daha muhatap olur ancak bu teklifi de kabul etmez. Diğer yandan Leydi Grisham yeğeninin yaptığı evlenme isteğini geri aldıklarını bildirir. Gerçi daha sonra Jane ve Bay Wisley konuşma imkanı bulur ve arkadaşça ayrılırlar.
Lakin Jane'in Bay Langlois'ya olan öfkesi dinmez. Ona bir mektup yazar ve doğal olarak mutluluğa gidebilecek belki de tek şansını onun yüzünden yitirdiğini yazar; ki sonuna kadar da haklıdır bu noktada.
Keşke Jane Austen bana da mektup yazsa, öfkeli bir şeyler olsa bile olur Jane'cim, senin elinden çıkan satırları okumaz mıyım hiç?
Jane'in yazdıklarına muhatap olmak bile güzelken aşkına muhatap olmak... Ah Thomas Lefroy... Nasıl bir sevgiyi kaçırdığının farkında mısın?
Aradan yıllar geçmiştir ve Jane artık başarılı bir yazar olmuştur. Yine bir davet sırasında Thomas Lefroy'a rastlar. Tesadüfün de böylesi…
Tom'un bir kızı vardır ve Jane'in eserlerine bayılmaktadır. Ayrıca Thomas Lefroy'un kızının adı Jane'dir; Jane Lefroy... Sevdiği yazarın eserininden bazı kısımları okuması istenir genç Jane’den.
Jane Austen yalnızca 42 yaşındayken bu dünyadan ayrıldı ama kendisi bizlere ilham kaynağı olmaya ve okuyucularını hislendirmeye devam ediyor. James McAvoy'u zaten severim, Anne Hathaway ile güzel bir ikili olmuşlardı. Bence izleyin. Sonraki yazımızda görüşürüz!

Yorumlar

Bunları Okumuş Muydun?